Dünya Uyuşturucu ile Mücadele Günü kapsamında Uyuşturucu ile Mücadele Farkındalık kapsamında çeşitli etkinlikler yapılarak farkındalık oluşturulması hedefleniyor.
Günün anlam ve önemini birinci ağızda anlatan Dernek Başkanı Birol Metin”bir günlük anma farkındalık yaratma ile çözülebilecek bir konu ile karşı karşıya değiliz”önemli bir konuya da dikkati çekti.
Uyuşturucu İle Mücadele ve Eğitim Derneği Başkanı Birol Metin 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu kullanımı ve kaçakçılığı ile mücadele günü nedeni ile bir açıklama yapan Uyuşturucu ile Mücadele ve Eğitim Derneği Bşk. Birol Metin“Bildiğiniz gibi 26 Haziran Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada uyuşturucunun zararlarına ve sebep olduğu tahribata dikkat çekmek için 'Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü' olarak anılıyor.
Ülkemizde ve şehrimizde de farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinlikler ile bu gün anılmakta. Yalnız dikkat çekmek istediğimiz nokta bir günlük anma farkındalık yaratma ile çözülebilecek bir konu ile karşı karşıya değiliz.
Tüm dünyada ülkemizde ve şehrimizde tepemize atılacak bombalardan ya da terörizm den çok daha tehlikeli bir konu uyuşturucu bağımlılığı çünkü hayatınızda karşınıza çıkabilecek ne kadar felaket var ise hepsini yaşatmaya aday bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bu nedenle yapılacak her mücadele çetin zorlu ve devamlı olmalıdır.
Konunun Sağlık, eğitim, emniyet, gençlik gibi çok yönlü bir konu olması hem organizasyon açısından hem de toplumun yeterli bilgiye sahip olmaması konuyu daha da zorlaştırmakta top yekün toplumun her bir ferdinin bu mücadeleye katılmasını zorunlu kılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından yayımlanan son rapora göre, dünya genelinde en az 275 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor. Yaklaşık 36 milyon kişi uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle tedavi görüyor. Rapora göre, 2020’deki 275 milyon uyuşturucu kullanan sayısı 2010’daki sayıya kıyasla yüzde 22 oranında arttı.
Yaklaşık 5 yıldır dernek olarak aktif bir şekilde mücadelenin içindeyiz. Gerek bizlere müracat edip tedavi için yönlendirdiğimiz insanlar olsun gerekse bu konuda çalışan çeşitli kurum ve kuruluşlarda çalışan insanlardan aldığımız geri dönüşlerden edindiğimiz bilgiler ışığında Türkiye’de Uyuşturucu ile mücadelede başarılı değiliz. Uygulanan yöntemler insanlarımızı tedavi etmeye yetmiyor. Bağımlılık için kullandığımız yatak sayımız oldukça düşük. Yeni tedavi yöntemleri geliştirmek için ciddi çalışmalar yapmalıyız.
Okul aile sokak bağlantısını güçlendirmeli ebeveyn çocuk eğitimci arasında sıkı bir bağ oluşturmalıyız.
Çocuklarımızı artık biz değil, sosyal medya, televizyon dizileri, Youtuberlar büyütüyor. Dolayısıyla farklı fraksiyonlardan besleniyorlar.
Uyuşturucuyla mücadelede ilk adım önleyici tedbirler üzerine çalışılması lazım
1-Uyuşturucu maddeye ulaşım zorlaştırılmalı. Daha sıkı kontroller yapılmalı. Acilen bu konu ile ilgili bir yasa çıkarılmalı.
2-Gençler aileleri ile daha çok birlikte vakit geçirmeleri sağlanmalı.
3-Devletimizin ve belediyelerimizin oluşturacağı temiz alanlar çocuklarımız için da cazip ve kullanılabilir hale getirilmeli.(spor alanları, okul bahçeleri kitap konakları, eğlence alanları.)
4-Stk lar yapmış oldukları projeler ve organizasyonlar ile Aile içi iletişim ve aile bilgilendirme kanaat önderi olan insanlarda farkındalık oluşturma 15-24 yaş arasında gençlere kimlik rol model oluşturma üzerine çalışmalar yapmalı.
5-Basın özendirici dilden kaçınmalı doğru terimler ile toplumu yönlendirmeli.
Son olarak
Kişinin sosyal statüsü, inancı ya da yaşadığı bölge onu uyuşturucudan uzak tutmaz. Seküler kesimden de, dindar kesimden de bağımlıları görüyoruz. Doktor dan tutunda çiftçiye inşaat işçisine sanayide tamirciye kadar her kesimden bağımlı ile karşılaşabiliyoruz. İlk olarak yapılması gereken kişiyi uyuşturucu maddeye götüren sebepleri doğru tespit etmek lazım. Kimse annesinin karnından bağımlı olarak doğmuyor insanımız belli bir yaştan sonra bağımlı oluyorlar bunun önünü kesebilirsek bir nesli kurtarmış olacağız yada olduğu gibi bırakıp sonuçları hep birlikte izleyeceğiz.
Şu bir gerçek ki bu mücadelede şu an için başarılı değiliz iktidarı ile muhalefeti ile eğitimcisi ile sağlıkçısı ile stk sı ile başarılı değiliz. Ciddi bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Herkes ben ne yapabilirim diye elini taşın altına koyma zamanı geldi de geçiyor bile.”dedi