Dünya genelinde etkileri her geçen gün daha fazla hissedilen iklim değişikliği, özellikle kuraklık tehdidini artırarak hayatın her alanını etkilemeye devam ediyor. Türkiye'de ise bu küresel sorunun etkileri artık daha net bir şekilde görülüyor. Uzmanların “alarm verici” olarak nitelendirdiği veriler, hem hava sıcaklıklarında ciddi bir artışı hem de yağış miktarında büyük düşüşleri ortaya koyuyor.

 Sıcaklıklar endişe verici seviyelere ulaştı
Türkiye’de son 30 yıllık sıcaklık ortalamalarında dikkat çekici bir yükseliş gözlemleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1991–2021 arası dönemde yıllık ortalama sıcaklık 1,5°C civarında artış gösterdi. Bu artış, tarımdan su kaynaklarına, enerji üretiminden halk sağlığına kadar birçok sektörü tehdit ediyor. Artan sıcaklıklar, özellikle yaz aylarında daha uzun ve daha yoğun sıcak hava dalgalarıyla kendini gösteriyor.

 Yağışlar dibe vurdu: Son 52 yılın en düşük seviyesinde
İklim değişikliğinin en çarpıcı etkilerinden biri olan yağışlardaki azalma da Türkiye’yi kuraklık tehlikesiyle yüz yüze bırakıyor. 2024–2025 su yılı verilerine göre, son 9 aylık yağışlar son 52 yılın en düşük seviyesine indi. Özellikle İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde barajların doluluk oranları kritik seviyelere geriledi. Tarımsal üretimdeki verim kaybı ve içme suyu sıkıntıları birçok ilde kendini hissettirmeye başladı.

Kuraklık sadece tarımı değil, yaşamı tehdit ediyor
Uzmanlar, Türkiye'nin artık “yarı kurak” bir iklim kuşağına adım attığını ve mevcut su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmemesi durumunda önümüzdeki yıllarda çok daha büyük krizlerin kapıda olduğunu belirtiyor. Yeraltı su kaynaklarının aşırı kullanımı, plansız tarımsal sulamalar ve suyun verimsiz kullanımı, kuraklığın etkilerini daha da derinleştiriyor.

 Uzmanlardan çağrı: Hızlı ve kararlı adımlar şart
İklim bilimciler ve çevre politikaları uzmanları, başta yerel yönetimler olmak üzere tüm kamu kurumlarını ve vatandaşları su yönetimi konusunda duyarlı olmaya çağırıyor. Su tasarrufu, akıllı tarım uygulamaları, yağmur suyu hasadı gibi çözümlerin yaygınlaştırılması gerektiği vurgulanıyor.

Türkiye’nin geleceği için kuraklıkla mücadele artık ertelenemeyecek bir zorunluluk haline gelirken, çevre bilincinin artırılması ve sürdürülebilir politikaların uygulanması, iklim krizine karşı en büyük silahımız olacak gibi görünüyor.