Kurban Bayramı yaklaşırken sosyal medya platformları, kurban hissesi alımı ve bağış adı altında yapılan reklamlardan geçilmiyor. Ancak bu paylaşımların birçoğunun ne bir resmiyeti ne de güvenilirliği bulunuyor. “Hisse alımları devam ediyor”, “Filistin’de kurban kestirmek ister misin?”, “Derneğimizle daha güvenli bağış” gibi ifadelerle yapılan çağrılar, vatandaşların kafasını karıştırmaya başladı. Bu paylaşımların büyük kısmı herhangi bir belgeye, sertifikaya ya da resmi kuruma dayanmıyor.

Sosyal medya reklamları üzerinden yapılan bu tür bağış kampanyalarında, ne kesim şartlarının İslami kurallara uygunluğu ne de dağıtım süreciyle ilgili net bilgiler veriliyor. Hatta birçok vatandaş, bağış sonrası muhatap bulamadıklarını, dekont dışında bir belgeye ulaşamadıklarını ifade ediyor. Bağışların gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşıp ulaşmadığı, kesimlerin nerede ve nasıl yapıldığı ise tamamen muamma.

Kurban bağışı, yalnızca maddi değil aynı zamanda manevi bir sorumluluk içeriyor. Bu nedenle vatandaşlar bu konuda daha duyarlı olmaya ve bağışlarını, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kızılay, İHH gibi güvenilir ve şeffaf çalışan kurumlar aracılığıyla yapmaya davet ediliyor. Zira sahte veya denetimsiz platformlara yapılan bağışlar, ne dini vecibeyi yerine getiriyor ne de ihtiyaç sahiplerine ulaşabiliyor.

Uzmanlar da vatandaşları uyarıyor: Sosyal medyada karşılaşılan her kurban kampanyasına itibar edilmemeli. Kurban ibadeti, ciddi bir dini vecibe olduğu kadar şeffaflık ve güven ilkeleriyle de doğrudan ilişkilidir. Bağış yapılacak kurumun mutlaka faaliyet izinleri, önceki yıllara ait faaliyet raporları ve kesim süreçlerine dair görüntüleri incelenmeli.

Kurban ibadetinin ruhuna ve amacına uygun şekilde yerine getirilmesi için, vatandaşların bu dönemde “reklam kirliliğine” değil, gerçek sorumluluğa kulak vermesi gerekiyor.