Aksaray Üniversitesinde (ASÜ) 2025-2026 Akademik Yılı açılış töreni Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’un katılımıyla gerçekleştirildi. Törende konuşan Kurtulmuş, küresel adalet arayışının tüm dünyaya yayılması gerektiğini söyledi.

ASÜ Konferans Salonu’nda düzenlenen 2025-2026 Akademik Yılı açılış törenine TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu, Aksaray Belediye Başkanı Dr. Evren Dinçer, AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, MHP Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, Aksaray Cumhuriyet Başsavcısı Osman Köse,  Aksaray Baro Başkanı Av. Erçin Mevlüt Düzgün, rektör yardımcıları, il protokolü, siyasi partilerin il başkanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) 2025–2026 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, gençlere seslenerek küresel adalet ve sorumluluk bilincinin önemine değindi. Kurtulmuş, Aksaray’ın Anadolu kültürünün en canlı şekilde yaşandığı şehirlerden biri olduğunu vurgulayarak, üniversitenin kısa sürede kaydettiği başarılara dikkat çekti. Konuşmasında Aksaray Üniversitesi’ndeki gelişime dikkat çeken Kurtulmuş, “Üniversitemiz kısa bir süre içerisinde yaklaşık 20 bin öğrenciye ulaşmış durumda. 2 bine yakın da yabancı öğrenc olduğunu sayın rektörümüzden öğrenmiş oldum. Bu rakamlar üniversite içinde büyük bir başarıdır. Aksaray Üniversitesi üç fakülte dışında bütün fakültelerin yer aldığı, fevkalade büyük ve gelişmiş modern bir kampüse sahip ve Türkiye'nin iyi üniversitelerinden birisi” dedi.

Bu topraklarda büyüyen her gencin üzerinden 102 yıl geçmiş olmasına rağmen milli mücadeleden bu yana iki temel duyguyu her zaman taşıdığını kaydeden TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Bunlardan birisi milli ruhumuzun esasını oluşturan özgürlük ve bir diğeri ise adalet duygusudur. Gençlerimizi hangi alanda yetişiyor olurlarsa olsunlar bu ana çerçevede, bu bilinçle yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Küresel adalet arayışı bugünün dünyasının en önemli meselelerinin başında gelmektedir. Büyük kazanımları elde ettiğimiz bir dönemdeyiz. İnsanoğlunun hemen her şeye sahip olduğu ama birçok konuda da yoksunluk içerisinde olduğu bir dönemdeyiz. Yoksunlukların en başında gelen ise adalet yoksunluğudur. Dolayısıyla hiç şüphesiz insan yitik olan şeyin peşinde koşar ve o yitik olanı bulmak için mücadele eder” diye konuştu.

İnsanlık günümüzde devasa krizlerle mücadele ediyor

İnsanlığın bugün devasa sorunlarla mücadele ettiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi: “İklim krizlerinden bölgesel çatışmalara, iç savaşlara, silahlanma yarışına ve iklim krizlerine bağlı olarak ortaya çıkan küresel kuraklık ve su krizlerine kadar çok büyük problemlerle boğuşuyoruz. Bunların hemen hemen her gün bizim gündemimizi de etki ettiğini, artık hiçbir sorunun tek başına bir ülkenin, bir bölgenin ya da bir kıtanın sorunu değil, bütün insanlığın ortak sorunları olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çerçevede, bu sorunların en temelinde de bu bütün sorunların kaynağında yatan hususun da küresel ölçekte bir adaletsizlik olduğunu gayet iyi bir şekilde biliyoruz. Ne yazık ki dünyanın adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan bütün uluslararası kurum ve kuruluşlarının da neredeyse tamamen fonksiyonsuz hale geldiği bir sürecin içerisindeyiz. Dünyada savaşları ortadan kaldırmak için kurulmuş olan barışı ve yeryüzünde adaleti sağlamak için kurumsal varlığı ortada bulunan Birleşmiş Milletler başta olmak üzere hemen hemen dünyadaki küresel kurumların tamamı fonksiyonsuz haldedir. Bu kurumların tamamına yakınının sadece kâğıt üzerinde bir güçten ibaret olduğunu, sadece birtakım binalardan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz. Dünya bu çerçevede kendisi için çözümleri bulması gereken kurumların dahi artık sorun kaynağı haline geldiği bir noktadan geçiyor.”

Veto diplomasisi küresel adalet arayışının önüne geçiyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun bugünkü yapısıyla dünyada savaşları durdurmak ve barışı sağlamak yerine bizzat çatışmaların tarafı haline gelmeye çalıştığının altını çizen Kurtulmuş, “Niçin böyle bir durum yaşanıyor? Çünkü artık veto diplomasisi diyebileceğimiz uluslararası alanda yeni bir alan açılmıştır. Birleşmiş Milletler'de dünya üzerinde söz sahibi olduğu iddiasıyla II. Dünya Savaşı sonrası dengeleri sürdürmek isteyen beş ülke sahip olduğu veto gücüyle birlikte dünyadaki herhangi bir çözümün sorunun çözümsüz hale gelmesini sağlayabilmektedir. Örnek mi istersiniz? Ukrayna krizi. Örnek mi istersiniz? İki seneyi aşkın süredir devam eden Gazze'deki insanlık suçları, soykırım. Maalesef bu veto diplomasisi yoluyla dünyada veto gücünü kullanarak istediği etki alanını oluşturabilen ülkelerden birisi, hangi konuyu veto ediyorsa o ne kadar büyük insanlık suçu olursa olsun, ne kadar büyük ortak sorun olursa olsun ne yazık ki çözülemiyor, çözümsüz halde bırakılıyor. Dolayısıyla, hiç şüphesiz en başta küresel adalet arayışında yeni bir küresel siyasi ve ekonomik mimariye ihtiyacımız olduğu ayan beyan ortadadır” ifadelerini kullandı.

Gazze’deki insanlık dramı büyük güçlerin ikiyüzlülüğünü ortaya koymuştur

Filistin meselesinin aslında Gazze'deki insanlık dramının büyük güçlerin ikiyüzlülüğünü de ayan beyan ortaya koyduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Gazze'de yaşananların binde biri dünyanın başka bir yerinde olsaydı, dünyada kıyamet koparacak olan ülkelerin Gazze'deki insani kriz karşısında, 100 bini aşkın insanın öldüğü, hala binlerce insanın cesetlerinin yıkıntıların altında olduğu bu soykırım karşısında bir kelime bile söylememiş olmaları dikkat çekicidir. Bu ikiyüzlülük hükümetler tarafından ne kadar sürdürülürse sürdürülsün, küresel adalet talebine sahip olan ve bunu dile getiren yeryüzünün insaf ve vicdan sahibi özellikle genç nesilleri meydanlara çıkmakta, sokaklarda toplanmakta ve siyonizmin insanlık dışı suçlarını avazı çıktığı kadar protesto ederek önlemeye gayret etmektedir. Tarih, tarihin doğru tarafında duranları yazacaktır. Burada onurla ifade etmek isterim ki; yeryüzünde millet ve devlet olarak hep beraber Filistin halkının yanında sonuna kadar duran en önemli devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Sadece masum ve mazlum Filistin halkının yanında durmakla kalmadık. Bu vesileyle her uluslararası platformda, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere güç merkezi değil, hak ve adalet merkezli yeni bir dünya sisteminin kurulması için avazımız çıktığı kadar bağırdık.”

Ülkemiz her yönüyle örnek ülke potansiyeline sahip

Türkiye’nin Cumhuriyetin ikinci asrına girilen bu dönemde her bakımdan öne çıkan örnek bir ülke potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Türkiye engin bir demokrasi tecrübesiyle bölgesindeki bütün ülkelerden ayrılmaktadır, ayrışmaktadır. Türkiye her ne kadar zaman zaman demokrasilerde inişler, çıkışlar yaşasa da her zaman bu darbe ve demokrasi karşıtı güçleri kenara koymayı bilmiş, millet olarak yoluna devam etmiştir. Demokrasimizi kurumsal olarak çok daha güçlü noktalara taşımak, milli dayanışmamızı artırmak, birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirmek mecburiyetindeyiz. Türkiye bu süreçte ikinci asrımızın hemen başında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de yürüttüğümüz çalışmalar bunun bir parçasıdır. Demokratik olgunluğumuz birliği, beraberliği, huzuru ve barışı sağlamaya yeter de artar bile. Bazı emperyalist odakların başımıza bela ettiği, vekalet unsuru olarak kullandığı bu terör örgütlerinin tamamını bir kenara bırakarak, bu ülkede yaşayan insanların hepsinin bir ve beraber olduğu, hiçbirimizin nezdinde etnik, mezhebi ve meşrebi farklılıkların öneminin olmadığını bilerek yolumuza devam edeceğiz.” 

Adaletin hâkim olduğu bir dünyayı kurmak için çaba göstereceğiz

“Bir olacağız, beraber olacağız, Yunus'un dediği gibi bölüşeceğiz ve inşallah yolumuzu aydınlatacağız” diyen Kurtulmuş, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bizim adalet, küresel adalet arayışımızın üçüncü temel halkası ise kapsam olarak küresel sorumluluk anlayışıdır. Bu milletin devlet felsefesinde üç tane temel nokta vardır. Bunlardan birisi Şeyh Edebali'nin yaptığı büyük nasihat. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Aslolan insandır. İnsanın mutluluğudur, insanın huzurudur, insanın refahıdır, insanın güven içerisinde olmasıdır. Devlet de insanın bu ihtiyaçlarını karşılayacak o ana kubbedir, çatıdır, milletin ortak güvencesidir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Yani bizim için devlet geçici heveslerle kurulmuş bir organizasyon değil. Kıyamete kadar sonsuza kadar yaşayacak ortak bir kimliktir. Biz sadece asırlar boyunca kendimizi sadece kendimizden sorumlu görmüş bir millet değiliz. Biz bütün dünyanın haksızlıklarına, hukuksuzluklarına karşı mücadele etmek, oralarda insanın yaşadığı her yerde insanın huzurunu ve refahını, özgürlüğünü sağlamak için gayret sarf etmiş, bunu kendi için dert edinmiş, bunu devlet felsefesinin merkezine dikmiş olan bir milletiz. Onun için diyoruz ki biz küresel adalet arayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz ve inşallah yeryüzünün her yerinde adaletin hâkim olduğu bir dünyayı kurmak için çaba göstereceğiz. Türk milletinin çocuklarına bu düşer.” Kurtulmuş, konuşmasının sonunda 2025-2026 Akademik Açılış yılının hayırlara vesile olmasına dileyerek, tüm öğrencilere ve akademisyenlere başarı dileğinde bulundu.

Yeni bir ilim ve hikmet yolculuğuna başlıyoruz

Törende konuşan ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş da yeni yılın yalnızca bir akademik dönem değil, aynı zamanda “ilim, irfan ve hikmet yolculuğunun” yeni bir durağı olduğunu belirterek kapsamlı bir değerlendirmede bulundu. Açılış konuşmasına duyduğu heyecanı dile getirerek başlayan Rektör Arıbaş, akademik dünyanın taşıdığı misyona dikkat çekti. Akademik yılın bir takvim başlangıcının ötesinde olduğuna vurgu yapan Arıbaş, şunları söyledi: “Sayın Meclis Başkanım; zat-ı alinizin ve kıymetli misafirlerimizin huzurunda yeni bir ilim ve hikmet yolculuğuna daha başlamanın gururunu yaşıyoruz. Bu yolculuk yalnızca bir akademik yıl değildir; hayalleri gerçeğe dönüştüren, düşünceyi eyleme taşıyan, bilginin insanlığın ufkunu genişlettiği değerlerle dolu bir serüvendir.” Bilimsel merakın, araştırmanın ve sürekli öğrenmenin ASÜ’nün akademik kültürünün temeli olduğunu ifade eden Arıbaş, öğrenciler ve akademisyenlerin birlikte geleceğin umutlarını inşa eden bir güç olduğunu söyledi.

Rektör Arıbaş: Dünya mazlumlarının acısı yüreğimizde

Konuşmasının bir bölümünde küresel insani krizlere değinen Rektör Arıbaş, özellikle Filistin ve Doğu Türkistan’da süren zulümlerin dünya vicdanını derinden yaraladığını belirtti. Rektör Arıbaş, “Dünyanın birçok bölgesinde devam eden savaşlar, zulümler ve insanlık onurunu zedeleyen felaketler hepimizi sarsmaktadır. Bu acılar yalnızca bugünümüzü değil, yarınlarımızı da etkilemektedir” dedi. Arıbaş, tüm bu karanlık tabloya rağmen umudu ayakta tutan en güçlü unsurun gençlik olduğunun altını çizdi. Gençliğin yalnızca Türkiye’nin değil, insanlığın ortak sorunlarının çözümünde de belirleyici bir rol üstleneceğini ifade eden Arıbaş, üniversitelerin bu noktada önemli sorumluluklar taşıdığını belirterek, şunları söyledi: ““Gençliğimiz bir mihenk taşıdır. Onların enerjisi, birikimi ve karakteri geleceği şekillendirecek. Bu gücü doğru zeminde geliştirmek, sağlam bir iradeye dönüştürmek hepimizin omuzlarında yükselen tarihi bir sorumluluktur.” Rektör Arıbaş, ASÜ’nün eğitim felsefesiyle gençlerin hem yerel değerlere bağlı hem de evrensel bakış açısına sahip bireyler olarak yetişmesini amaçladığına dikkat çekti.

“Yereli gözeten, evrenseli kucaklayan bir üniversiteyiz”

Rektör Arıbaş, konuşmasında Aksaray Üniversitesi’nin kültürel ve toplumsal değerlerle yoğrulan, ancak evrensel ölçekte bilgi üreten bir kurum kimliğini benimsediğini vurguladı. Rektör Arıbaş, Aksaray Üniversitesi’nin vizyonunu şu sözlerle özetledi: “Bizim anlayışımızda ‘evrensel düşünen, yereli gözeten’ yaklaşım bir slogandan ibaret değildir. Gençlerimiz, yerelin birikimini evrensel vizyonla birleştiren bir köprü olarak topluma dinamizm katmaktadır.” Bu doğrultuda üniversitenin hem bölgesel kalkınmaya katkı sağlamayı hem de uluslararası akademik standartlarda eğitim vermeyi birlikte hedeflediğini söyleyen Arıbaş, üniversitenin bilimi toplumla buluşturan projelerine de işaret etti. ASÜ’nün eğitim felsefesindeki en temel ilkenin bilginin ahlak ve hikmetle bütünleşmesi olduğunu dile getiren Rektör Arıbaş, modern dünyada ahlaki temellerden yoksun bilginin eksik kaldığını belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biliyoruz ki; ahlaktan uzak bilgi yönsüzdür; hikmetten kopuk ilim ruhsuzdur. Biz öğrencilerimizi yalnızca meslek sahibi bireyler olarak değil, aynı zamanda topluma yön veren, insanlık onurunu yücelten fertler olarak yetiştirmek istiyoruz.”

Aksaray Üniversitesi bir medeniyet üniversitesidir

“Aksaray Üniversitesi, bilginin ahlakla, ahlakın ise hikmetle buluştuğu bir medeniyet üniversitesidir” diyen Rektör Arıbaş, ASÜ’nün bu doğrultuda yenilikçi, üretken ve değer odaklı projeler yürüttüğünü kaydetti. Konuşmasının sonunda törene katılan tüm konuklara teşekkür eden Prof. Dr. Alpay Arıbaş, akademik yılın üniversiteye, şehre, ülkeye ve insanlığa hayırlı olmasını diledi. Törende konuşan Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu da üniversitelerin hem akademik hem de sosyal alanda şehrin en önemli lokomotiflerinden biri olduğunu belirterek, yeni akademik yılın hayırlara vesile olmasını diledi. Törenin ardından ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a ASÜ Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Dr. Selma Kılıç Karatay’dan hazırlanan Filistin temalı eseri hediye etti. Program günün anısına çekilen hatıra fotoğraflarıyla sona erdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş daha sonra Aksaray Üniversitesi Rektörlüğünü ziyaret ederek, şeref defterini imzaladı. Kurtulmuş, daha sonra ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş’ı makamında ziyaret ederek, üniversitede yürütülen akademik ve bilimsel çalışmalar hakkında bilgi aldı.