Türkiye'de kadın cinayetleri ve şiddet vakaları, toplumsal bir yara olmaya devam ediyor. Yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan elde edilen veriler, 15 yılda kadınların maruz kaldığı korkunç tabloyu gözler önüne seriyor.

Şiddetin 15 Yıllık Bilançosu

• 2010-2024 yılları arasında erkekler tarafından 4.179 kadın öldürüldü.
• Aynı dönemde 7.221 kadın çeşitli şekillerde yaralandı.

Kadın cinayetlerinde artış eğilimi devam ederken, yalnızca 1 Ocak 2024 ile 18 Kasım 2024 tarihleri arasındaki 322 günlük süreçte, basına 263 kadının ölümü "şüpheli" şekilde yansıdı. Bu veriler, kadınların yalnızca öldürülmekle kalmadığını, aynı zamanda sistematik olarak şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor.

Kadınların Mücadelesi ve Sistemin Yetersizliği

Türkiye’de kadınlar uzun yıllardır yaşam hakları için mücadele verirken, birçok olayın "şüpheli ölüm" olarak kayıtlara geçmesi, olayların aydınlatılmasında zafiyetler olduğunu düşündürüyor. Şiddet olaylarının birçoğu, kadınların boşanmak istemesi, partnerleriyle tartışmaları ya da bireysel özgürlüklerini savunmaları gibi nedenlerle meydana geliyor.

Kadın örgütleri, cinayetlerin "bireysel öfke" değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu belirterek, yetkililere kadınların yaşam hakkını güvence altına almak için daha somut adımlar atmaları çağrısında bulunuyor. Şüpheli ölümlerle ilgili yeterince derinlemesine soruşturma yürütülmemesi, birçok suçun üzerinin örtüldüğü endişelerini artırıyor.

Nedenler ve Çözüm Önerileri

• Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Kadın cinayetlerinin ardında, kadınların toplum içindeki değersizleştirilmesi, ataerkil zihniyet ve toplumsal baskılar yatıyor.
• Yetersiz Hukuki Önlemler: Koruma kararlarının uygulanmaması ya da cezaların caydırıcılıktan uzak olması, şiddetin önüne geçilmesini zorlaştırıyor.
• Eğitim ve Farkındalık: Toplumsal zihniyetin dönüştürülmesi, kadın haklarının eğitimin bir parçası haline getirilmesi ve şiddetin meşrulaştırılmasının önlenmesi hayati önem taşıyor.

Bir Kadın Daha Eksilmesin

Kadına yönelik şiddeti önlemek, yalnızca bireysel çabalarla değil, sistematik ve topyekûn bir mücadeleyle mümkün. Bu süreçte hem devletin hem de toplumun, kadınların haklarını ve yaşamlarını savunma noktasında ortak bir irade göstermesi gerekiyor.

263 şüpheli kadın ölümü ve on binlerce şiddet mağduru kadın, çözüm bekleyen acil bir toplumsal sorunun varlığını işaret ediyor. Her kadının yaşam hakkını güvence altına alacak bir sistem kurmak, geleceğe dair en büyük sorumluluklardan biri olmalı.