Aksaray: Gerçekler ve Algılar Arasında
Son zamanlarda Aksaray’ın adının sık sık suç haberleriyle anılması, şehrimizde suç oranlarının gerçekten arttığına mı işaret ediyor, yoksa bu bir algı yanılması mı? Bu soruyu samimiyetle sormak ve gerçekleri analiz etmek zorundayız. Ancak mesele yalnızca suç oranları değil; bu algının nasıl oluştuğu ve medya olarak bizim bu süreçteki rolümüzdür.
Aksaray Gerçekten Suç Şehri mi?
Elbette suç oranları üzerine yapılan değerlendirmeler önemlidir. Ancak Aksaray’ın coğrafi konumu nedeniyle bir geçiş noktası olduğunu unutuyoruz.
Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi birbirine bağlayan bu şehir, suçluların transit olarak geçtiği ya da yakalandığı bir merkez haline geliyor.
Bu durum, şehrimizde meydana gelen suç istatistiklerini yanlış bir şekilde yorumlamamıza neden oluyor.
Civar illerde işlenen suçların failleri Aksaray’da yakalandığında, bu durum Aksaray’ın suç oranlarını yükseltmiş gibi görünebilir. Ancak bu, burada suç işlendiği anlamına gelmez.
Bu kritik ayrımı yapmamak, hem şehirde yaşayanların güven duygusunu zedelemekte hem de Aksaray’ın haksız bir şekilde kötü bir imajla anılmasına neden olmaktadır.
Medyanın Rolü: Algıyı Kim Yönetiyor?
Gazeteci olarak, topluma doğru bilgi verme sorumluluğumuz var.
Ancak üzülerek belirtmeliyim ki, okuyucuların “Kim öldü? Ölen kimdi? Ne olmuş?” gibi sorulara duyduğu yoğun ilgi, haberciliği başka bir yöne çekiyor.
Adliye ve polis haberlerinin bu denli rağbet görmesi, traj ve tıklama kaygısıyla gazetecilerin bu haberleri daha fazla yazmasına neden oluyor.
Bir gazeteci olarak, yıllarca adliye ve polis muhabirliği yapmış biri olarak şunu çok iyi biliyorum:
Bu haberleri yapmak kolay ama sonuçları ağır olabilir.
Kalemimizden çıkan bir cümle, bir ailenin hayatını karartabilir.
Oysa, medyada gördüğümüz her suç haberi, şehrimizi suçla özdeşleştirmek için bir neden değildir. Haber yazarken, sorumluluğumuzu unutmadan, vicdanımızı rehber edinmeliyiz.
Algıyı Değiştirmek İçin Ne Yapmalı?
- Suçun Kaynağını Doğru Belirlemek: Suçluların nerede yakalandığı kadar, suçun nerede işlendiğine de dikkat çekmek gerekiyor.
- Yetkililerin Şeffaflığı ve Desteği: Asayiş bültenlerinin medyada nasıl yansıtıldığını kontrol etmek, yanlış algıların önüne geçmek adına önemli bir adım olabilir.
- Toplumsal Eğitim ve Bilinçlendirme: Medya olarak, yalnızca suç olaylarını değil, bu suçların önlenmesi için alınabilecek tedbirleri de yazmalıyız. Toplumun bilinçlenmesine katkı sağlamak bizim görevimizdir.
Aksaray’ı Suçla Anmak Haksızlık
Aksaray’ı suç işlenen bir şehir olarak göstermek, hem buradaki insanların yaşam kalitesini düşürüyor hem de şehrin itibarına zarar veriyor.
Medya mensupları olarak, bu algıyı değiştirmek bizim elimizde.
Haber yapmak, sadece olayları raporlamak değil; aynı zamanda doğru bilgilendirme ve toplumu sağlıklı bir şekilde yönlendirme sorumluluğudur.
Unutmayalım, suç oranlarını azaltmak yalnızca yetkililerin görevi değildir.
Medya, toplumun bir aynasıdır. Yansıttığımız her haber, şehrimizin geleceğini şekillendirir. Bu yüzden sorumluluğumuzun farkında olmalı ve kalemimizi dikkatle kullanmalıyız. Aksaray’ı suçla değil, huzurla anılan bir şehir haline getirmek hepimizin görevi.