Aksaray, son yıllarda büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi.
Şehrin her köşesinde yatırımlar, projeler ve hizmetler konuşuluyor.
Ancak ne yazık ki, her değişimin önüne takoz koymaya çalışan bir yapı da var.
Şu an Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu’na karşı yürütülen sistemli sabotaj girişimleri, bu şehrin geleceğini baltalamaya yönelik bir hareketten başka bir şey değildir!
Aksaray Valiliği Basın Müdürü Fatih Çiçek üzerinden yürütülen karalama kampanyası, aslında doğrudan Valimiz Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nu yıpratma operasyonunun bir parçasıdır.
Geçmiş dönemlerde defalarca yaşanan ve artık ‘klasikleşen’ bu kirli oyun, bu kez çok daha açık şekilde sahneye konuluyor.
Daha önce en az üç basın müdürünü görevden uzaklaştırmayı başaran, kendi başarısızlığını perdelemek için kumpas kurmayı adet edinmiş bir grup, şimdi de Fatih Çiçek’i hedef aldı.
Çiçek’i başarısız göstermek için çalışan valilik basın personeli ve destekçileri, aslında Valilik makamını sabote ettiklerinin farkında bile değiller mi?
Yoksa bu, kasıtlı bir hareket mi?
Çünkü ortada bir gerçek var, bunu örtmeye kimsenin gücü yetmez.
Valilik Basın Müdürü Fatih Çiçek’in başarılı geçmişi, Aksaray Belediyesinden geliyor.
Valilik Basın Müdürlüğü personeli, Vali Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nun haberlerini servis etmeyerek projelerin halka duyurulmasına engel oluyor.
Dolayısıyla kamuoyunda “Vali oturuyor, çalışmıyor, proje üretmiyor.” gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Sayın Valimizin ziyaretlerinden, toplantılarından ve incelemelerinden detaylı bilgi vermeden, sadece üç satırlık sosyal medya paylaşımlarıyla bu çalışmalar anlatılamaz!
Valiliğin sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda hep aynı tabloyu görüyoruz:
“Vali ... yerde ziyarette bulundu, toplantı yaptı. Falan filan...”
Peki, bu ne anlatıyor?
Valilik basın personelinin görevini layıkıyla yapmadığını gösteriyor…
Öyle ya, basın bültenini de Basın Müdürü hazırlayacak değil.
Mailleri Basın Müdürü gönderecek değil.
Orada çalışanların da görevi sadece fotoğraf çekmek değil…
Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nun yaptığı çalışmaları, projeleri, Aksaray’a kazandırmak istediklerini bu kadar basite indirgemek hangi aklın ürünü?
Böyle devam edilecekse basın biriminin de varlığının bir anlamı kalmıyor! Madem Valilik Basın Bürosu personeli, kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmeyecek, o zaman bu personeli ihtiyacı olan kaymakamlıklara gönderebiliriz!
En azından oralarda daha fazla katkı sunarlar.
Bu şehirde basın, kamu kurumlarının bir avuç insanın keyfine göre yönetilmesine göz yummamalıdır.
Gerçeği çarpıtarak algı oluşturmaya çalışan bu anlayış, Aksaray’a zarar veriyor.
Artık buna bir son verilmelidir!
Bir önceki Vali döneminde her gün en az üç haber metni paylaşan ve medya organlarına servis eden basın personeli, şimdilerde derin bir sessizliğe gömülmüş durumda.
Aksaray eski Valisi Hamza Aydoğdu döneminde çarşaf çarşaf bülten yayınlayan basın personeli, o dönemdeki Basın Müdürü Selahattin Göktaş’ı da itibarsızlaştırıp, Vali Aydoğdu’ya yakın durmanın ve istedikleri gibi at koşturmanın peşindeydiler.
İstedikleri de oldu!
Ama Basın Müdürü geri planda kalınca, Vali Hamza Aydoğdu’nun sert tavrıyla karşı karşıya kalmaları, basın bültenlerini düzenli göndermelerini sağlamıştı.
O günlerde çarşaf çarşaf haber bülteni gönderenler, Valinin yaptıklarını basın kanalıyla halka duyuruyorlardı.
Peki, ne değişti?
Aksaray eski Valisi Hamza Aydoğdu gidince, yerine Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu gelince ne değişti?
Vali Kumbuzoğlu daha mı az çalışıyor?
Halkla daha az mı görüşüyor?
Halkın arasına daha az mı giriyor?
Daha az ziyaretçisi mi geliyor ya da daha az mı proje üretiyor?
Dolayısıyla haber mi yok?
Şehirde gelişmeler mi durdu?
Yoksa yeni Valiyi zor durumda bırakmak için bilinçli bir sessizlik mi tercih ediliyor?
Haa, diyeceksiniz ki: “Neden bülten bekliyorsunuz, valiyi siz takip edin?”
İşte bu da olmuyor!
Program ve ziyaretlerde Valiyi Aksaray’da yalnızca dört ulusal haber ajansı ve bir TV kanalı izleyebiliyor.
Çünkü valilik personeli bunu böyle uygun görüyor.
Geri kalan basın mensupları, çok nadir programlara çağrılıyor. Valiyi takip etme şansı çok kalmıyor.
Mazeret ise: “Biz çağırıyoruz, onlar gelmiyor.” oluyor.
Ha, burada şunu da belirtmek isterim: Valilik her programda araç istihdamı yapmak zorunda değil.
Arabası olan, aracını temin eden gider; aracı olmayanlar için de basın bülteni servis edilir.
Dolayısıyla basın bülteni beklemek zaruri oluyor.
Özellikle Valiliğe yakın bazı yerel gazetelerin bu süreci ateşlemeye devam etmesi, işin sadece kurum içi bir mesele olmadığını, daha geniş bir planın parçası olduğunu gösteriyor.
Bugün Fatih Çiçek’i yıpratmaya çalışanlar, aslında Aksaray’ın en önemli projelerinin halka duyurulmasını engelleyenlerdir!
Aksaray’ın kaybedecek vakti yok!
Valimiz Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nun şehre değer katacak projelerinin tanıtımını engellemek isteyenler şunu iyi bilmelidir ki, Aksaray halkı bu oyunlara kanmayacaktır.
Gün, birlik olma ve şehrin gelişimi için el birliğiyle çalışma günüdür.
Kısır çekişmeler, kirli hesaplar ve şahsi menfaatler, Aksaray’a zarar vermekten başka bir şey getirmez.
Şimdi soruyorum:
Gerçekten Aksaray için mi çalışıyorsunuz, yoksa kendi küçük dünyalarınızın rantı peşinde misiniz?
Valinin projelerinin halka anlatılmasını, tanıtımın yapılmasını baltalamak, Aksaray’ın kalkınmasını durdurmaktan başka ne sağlar?
Basın etik ilkeleri ve gazetecilik sorumluluğu, yalnızca belirli gruplara hizmet etmek midir?
Bu sorulara cevap vermesi gerekenler belli!
Aksaray halkı artık bu tür kirli oyunlara göz yummayacak.
Şehri ileriye taşıyacak her projeye destek verenler kazanacak, ayak oyunlarıyla geleceği sabote edenler ise tarihin tozlu raflarına kaldırılacaktır.
Bundan hiç şüphem yok...
Kalemini kiraya verenlere, görevini kötüye kullananlara ve Aksaray’ın gelişmesini istemeyenlere inat, biz Aksaray için çalışmaya, doğruları yazmaya ve gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz!
Aksaray, bu kirli senaryoları yırtıp atacak güçtedir!
Bu da benden size mesaj:
“Valilik Basın Müdürü Fatih Çiçek’in başarılarını gölgelemenize, ayağını kaydırma projenize,Valimizin Aksaray için verdiği emekleri yok saymanıza susmaya hiç niyetim yok, bilginiz olsun.”