Akran zorbalığı, okul önlerinde ailelerin ve eğitimcilerin yaptığı kavgalar, saç başa giren veliler…
Aksaray’da eğitim camiasında son zamanlarda yaşanan bu olumsuzluklara artık dur demek gerekiyor. Bunun için ağır yaptırımların vakit kaybetmeden uygulanması şarttır.
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz günlerde Kılıçarslan Ortaokulu’nda yaşanan akran zorbalığı cinsel tacize kadar uzandı. Henüz 12-13 yaşlarında, aynı sıralarda oturan bir erkek öğrenci F.A, arkadaşlarına
- “Bak, İ.A’nın tişörtünü sıyıracağım, onu rezil edeceğim”
diyerek sınıfın ortasında bir kız öğrencinin tişörtünü sıyırdı. Bu olay hem akran zorbalığı hem de cinsel taciz olarak kayıtlara geçti.
Olay yaşandığı andan itibaren biz gerekli makamları uyardık; sosyal medyaya ya da gazete sayfalarına düşmeden çözüm bulunmalıydı.
Ama geç kalındı, olay büyüdü. Üstelik tacize uğrayan kız çocuğunun annesi ile tacizi yapan çocuğun annesi, okul dışında saç saça baş başa kavgaya tutuştu. Olay karakola taşındı.
Bugün yine benzer bir haber: Hamidiye Şehit Gökhan Delen Okulu’nda yaşanan başka bir zorbalık.
Çocuğuna zorbalık yapıldığını iddia eden bir anne ile başka bir çocuğun annesi, sadece 4 yaşındaki bir çocuğun hırçın davranışları yüzünden okul önünde kavga etti.
4 Yaşındaki çocuğun harçın davranışı ne olaki….
Komik sebep 4 yaşındaki çocuk hırçın bile olamaz….
Düşünün; okul kapısında saç saça baş başa kavga eden velileri gören çocukların psikolojisi ne hale gelmiştir? Yine polis müdahalesi, yine karakolluk bir vaka.
Eskiden “pembe kol” diye değiştirilmek istense de adı hâlâ karakol olan emniyet birimlerimiz, bu olaylar yüzünden sürekli okul önlerinde meşgul edilmek zorunda kalıyor.
Eğitim-öğretimin kalbine böylesine şiddetin karışması kabul edilemez.
Buradan Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sesleniyorum:
Okulların iç güvenliğini sağlamak için daha cesur ve sert adımlar atmak zorundasınız.
Tüm eğitim kurumlarında güvenlik görevlisi çalıştırmak artık kaçınılmaz hale gelmiştir, bunu kabul edelim.
Bakın, bugün tişörtü sıyrılarak tacize uğrayan İ.A okula gidemiyor. Neden?
Çünkü tacizi gerçekleştiren F.A, daha önce aynı suçtan uzaklaştırılmasına rağmen tekrar aynı okula, aynı sınıfa alınmış. Bu olayın yeniden yaşanmasına rağmen öğrenciye herhangi bir ceza verilmemesi yüzünden mağdur çocuk okula gitmeye korkuyor.
İ.A’nın devamsızlıktan kalması halinde sorumlusu kim olacak? Korkan çocuk mu?
Yoksa akranına tacizde bulunmasına rağmen aynı sınıfta eğitim görmesine göz yuman yetkililer mi?
Biz “kamu kurumlarını yazmayalım, onları zorda bırakmayalım” dedikçe sorun büyüyor.
Bir veli, başka bir velinin çocuğuna rahatça zorbalık yapabiliyor, şiddete başvurabiliyorsa bu eğitim yuvalarında neler olduğunu sorgulamamız gerekmez mi?
MEB, öğretim yuvalarında daha sert yaptırımlar almak zorundadır.
Unutmayın, eğitimde kaybolan disiplin sadece bir öğrenciyi değil, gelecek nesli kaybettirir.
Anlayacağınız; Aksaray’da eğitim son günlerde kitaplardan, defterlerden değil; kavgalardan, akran zorbalığından ve ihmallerden konuşuluyor.
Çocuklarımızın yuvası olması gereken okullar, anne babaların saç başa kavga ettiği, öğrencilerin arkadaşına şiddet uyguladığı, hatta tacize varan olayların yaşandığı birer meydan savaşına dönüştü.
Henüz 13 yaşında bir erkek öğrenci, sınıfın ortasında kız arkadaşının tişörtünü sıyırarak taciz etti.
Bunun adı “yaramazlık” değil, bunun adı düpedüz cinsel tacizdir!
Ve bu erkek çocuk gelecekte nasıl yol çizecek düşünmek lazım…
Olayı görmezden gelenler, “aman büyümesin” diye üstünü kapatmaya çalışanlar bugün yaşananların zeminini hazırlamadı mı?
Veliler arasında yaşanan kavgalara ne demeli?
Hamidiye Şehit Gökhan Delen İlköğretim okulunda, 4 yaşındaki bir çocuğun hırçınlığı üzerinden anneler okul önünde saç başa kavga etti. Polis araya girmese belki daha da büyüyecekti.
Çocuklar bu tabloyu gördüğünde ne hisseder? Güven mi, korku mu?
Bu mu eğitim yuvası?
MEB yetkililerine buradan sesleniyorum: Okul koridorlarında güvenlik görevlisi bulundurmak artık lüks değil, mecburiyettir. “Çocuklar arasında olur öyle şeyler” diyerek akran zorbalığını hafife almak, ileride çok daha büyük toplumsal yaraların oluşmasına sebep olur.
Nitekim akran zorbalığından hayatını kaybeden çocuklar var.
Bakın bugün tişörtü sıyrılan kız öğrenci İ.A, okula gidemiyor. Çünkü onu taciz eden çocuk hâlâ aynı sınıfta ders görüyor.
Bu nasıl bir adaletsizliktir? Suçluyu koruyup mağduru cezalandırmak değil midir bu? Yarın bu kız devamsızlıktan sınıfta kalırsa sorumlusu kim olacak?
Aksaray’ın eğitim camiası artık silkelenmeli.
Veliler, öğretmenler, yöneticiler… herkesin şapkasını önüne koyup düşünme zamanı geldi.
Okullar kavga değil, güven yuvası olmalı. Yoksa çocuklarımızı kaybediyoruz, hem de göz göre göre…