ÇUVALDIZ (Ayşe ALP)

Tarih: 13.08.2024 03:54

Aksaray’da Gerçekler Ortaya Çıkıyor

Facebook Twitter Linked-in

Aksaray'da son günlerde yaşanan olaylar, şehrin gündemini meşgul etti ve hepimizin kafasında birçok soru işareti bıraktı. 

Mali Müşavir ve siyasetçi Resul Karaüzüm’ün, Aksaray Üniversitesi'ne ait büyük bir arazinin belediyeye devredileceği iddiası, kamuoyunda ciddi bir tartışma başlattı. 

Ancak, bu iddiaların doğruluğu sorgulandıkça, arkasında yatan gerçekler de gün yüzüne çıkmaya başladı.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, Resul Karaüzüm'ün Aksaray’a olan bağlılığı ve bu şehir için en iyisini isteme arzusu su götürmez bir gerçek. 

Ancak, bu süreçte ortaya çıkan tablo, Karaüzüm’ün iyi niyetinin suistimal edildiğini ve yanlış yönlendirildiğini açıkça gösteriyor. 

Resul Bey’in niyetinden şüphe duymuyoruz; şüphe duyduğumuz, ona bu yanlış bilgileri sunan kişilerin niyeti.

Tabiri yerinde kullanalım…

Kaynak kişileri ve kaynakları süzgeçten geçirelim.

Yanıltan kişilerlede, bir daha o yolda yürümeyelim diyorum.

Yanlış Bilgilendirme ve Gündem Yaratma Çabası Patladı

Karaüzüm, Aksaray Üniversitesi'ne ait olduğu iddia edilen 1 milyon 800 bin metrekarelik bir arazinin belediyeye devredileceğini öne sürerek, büyük bir iddiada bulundu. Ancak, belediye yetkililerinin yaptığı açıklamalar ve sundukları belgeler, bu iddiaların asılsız olduğunu gözler önüne serdi. Aksaray Belediyesi'nin herhangi bir arazi devri talebinde bulunmadığı ve söz konusu arazinin sadece 800 metrekare olduğu, üstelik Milli Emlak Müdürlüğü'ne ait olduğu belgelerle kanıtlandı.

İşte tam da burada Karaüzüm'ün dikkate alması gereken bir nokta var: Siyaset veya kamuoyu önünde yapılan açıklamalar, çok ciddi sonuçlar doğurabilir. 

Bu nedenle, elde edilen bilgilerin doğruluğundan emin olmadan kamuoyuna açıklama yapmak, sadece bireyin değil, toplumun da zarar görmesine yol açar. 

Karaüzüm, bu iddiaları gündeme getirmeden önce, kendisine sunulan bilgileri daha titizlikle incelemeliydi.

Kişisel hırslarımız, Kişisel kavgalarımız, ve Hesaplaşmalarımızı  Kamuoyu üzerinden yapmaya kalkarsak kamuoyu zarar görür.

Suçlu olmayan, masumiyetini kanıtlayacak belge ve bilgilere sahip olan idari amirleri, kurumları veya şahıslara iftira atmaya kalkar, kamuoyunda itibar kaybetmesi için mücadele edersekte, Kaybeden biz oluruz.

Halkın vebalı, Masumun  vebali, ve Mazlumun vebalı boynumuza ip gibi geçer.

Aksaray Belediyesi’nin bu süreçte sergilediği şeffaf tutum, takdire şayan. Belediye Başkanı Evren Dinçer’in hızlı bir şekilde harekete geçmesi, olayın aslını ortaya koyarak kamuoyunu doğru bilgilendirme çabası, belediyenin bu tür iddialara karşı ne kadar hassas olduğunu gösteriyor. 

Dinçer’in talimatıyla yapılan ikinci basın toplantısı, sadece basını değil, aynı zamanda Resul Karaüzüm’ü de davet ederek, her iki tarafın da doğru bilgileri görmesi sağlanmak istendi. 

Ancak, Karaüzüm’ün bu toplantıya katılmayı reddetmesi, iddiaların doğruluğu konusundaki şüpheleri daha da artırdı.

Karaüzüm’ün bu toplantıya katılmaması elbette kendi tercihidir; buna kimsenin bir şey söylemeye hakkı yok. Ancak, iddialarının arkasında durup, gerçekleri öğrenmek ve yanlış bir yönlendirme varsa bunu kabul etmek, siyasetçinin de sorumluluğudur.

Karaüzüm’ün bu süreçte karşı karşıya kaldığı en büyük sorun, yanlış bilgilendirilmiş olması ve bu yanlış bilgilerin doğruluğunu teyit etmeden kamuoyuna sunulmasıdır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, her şeyden önce gelir. 

Yanlış yönlendirme, sadece bireyi değil, tüm toplumu olumsuz etkileyebilir. Aksaray gibi bir şehirde, bu tür asılsız iddiaların ortaya atılması, hem kamuoyunu hem de idari kurumları zor durumda bırakabilir.

Karaüzüm’ün bundan sonraki süreçte, kendisine bilgi sunan kişileri daha dikkatle seçmesi ve bu bilgileri titizlikle incelemesi gerektiği açıkça ortada. 

Bu tür hatalar, sadece kişisel olarak kendisine değil, Aksaray halkına da zarar verebilir. Aksaray'ın geleceği için mücadele eden birisi olarak, bu tür yanlış yönlendirmelere karşı daha dikkatli olması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.

Aksaray’da yaşanan bu olaylar, hepimize önemli dersler verdi. 

Birincisi, siyaset ve kamuoyu önünde yapılan açıklamaların ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini unutmamak gerekiyor. 

İkincisi, elde edilen bilgilerin doğruluğundan emin olmadan yapılan açıklamalar, kamuoyunu yanıltma tehlikesi taşır. 

Resul Karaüzüm’ün bu süreçte yaptığı hatalar, iyi niyetli bir şekilde mücadele eden birisi olarak onun imajına zarar verebilir.

Sonuç olarak, Aksaray için çalışan herkesin, elindeki bilgileri doğrulama sorumluluğu taşıması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı. 

Bu tür hatalar, sadece bireylerin değil, tüm Aksaray'ın zarar görmesine neden olabilir. Belediye Başkanı Evren Dinçer’in bu süreçte sergilediği şeffaf tutum ise, kamuoyunda takdirle karşılandı ve doğru bilgilendirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Artık Resul Karaüzüm’ün, elinde var olduğunu iddia ettiği belgeleri açıklaması ve bu belgeleri kimden temin ettiğini kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. 

Eğer gerçekten böyle belgeler varsa, bunların ortaya konulması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi şart. 

Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, Aksaray’ın çıkarlarının her şeyin önünde tutulması gerektiğidir. 

Çünkü bu şehir, doğru bilgi ve dürüstlükle yönetilmeyi hak ediyor.

İşin doğrusu Resul Karaüzüm tarafından yapılacak ikinci toplantıyı sabırsızlıkla bekliyorum.

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —