1699 da İkinci Viyana bozgunundan sonra, imparatorluğu kurtarma çabaları başladı. Kurtarıcılar, Doğucular ve Batıcılar şeklinde özetlenen iki gruba ayrıldı. Doğucular, çakşır haram, kavuk haram, kaftan haram, bunlardan kurtulunursa her şey yoluna girer dediler. Bu görüş yüzünden yıllarca iç kavgalar yapıldı. Hiçbir şey değişmedi, gerileme devam etti. Bilim, kültür ve ideal üzerinde durmadılar. Bilim ve kültür gelişmedi, idealleri de yoktu. İkilem ve şaşkınlık devam etti. Sıkıştıkça Batı’ya taviz verip borç alarak ayakta kalmaya çalıştılar. Ve gittiler.
Batıcılar kurtuluş için, pantolon giyer, pelerin taşır, fes giyilirse, Osmanlı kurtulur dediler. Bunlarda bilim, kültür ve ideal üzerinde durmadılar. İç kavgalarla yıllar geçti, değişen bir şey olmadı. Bunlarda gittiler. Yine sıkıştıkça Batı’dan faize altın alarak vaziyeti idare etmeye çalıştılar. Ne Doğucular ne Batıcılar, Türk-İslam yani Alparslan ve Osman Bey’in yolunu takip etmedi. İmparatorluğu bir arada tutmak için taklitle uğraştıklarından gerileme ve dağılma sürecini durduramadılar. Ve gittiler.
Alparslan ve Osman Bey’in, kurucu İdealini savunan, Milliyetçi, Türkçü ve Turancılar met- cezir gibi bir yükseldi, bir düştü dolaysıyla derlenip toparlanıp, bir türlü güç sahibi olamadılar. Gerileyen ve dağılma sürecine giren İmparatorlukta, görev alarak, gerilemeyi ve dağılmayı durduracaklarına inandılar. Batan gemide görev alarak gemiyi kurtarmaya çalıştılar ama kar etmedi. Hatta kurtaralım derken, batmasını hızlandırdılar. Ve gittiler.
1839’da Tanzimat Fermanını ilan eden; Tanzimatçılarla, 1889’da kurulan İttihat Terakkiciler de kılık kıyafetle, şahsi fikirlerle, hamasatla uğraşarak öze inemediler. Sonu gelmeyen kavgalarla, hatta öldürmeler, sürgünler ve dedikodularla uğraştılar. Bir türlü ilim, sanat ve kültürle ilgilenmeye vakit bulamadılar. Sevr Anlaşmasını imzalayarak İmparatorluğu bitirdiler. Ülke işgal edilince bir kısmı gerçeği gördü ve mücadeleyi başlattılar.
1699’dan, 221 yıl sonra Cumhuriyeti kurmayı başardılar. İlk işleri; Doğu-Batı, çakşır, kavuk, kaftan, pantolon, pelerin ve fes değil, ilime, sanata, Türk kültürüne, Alparslan ve Osman Bey’in kurucu felsefesine uyma oldu ve başardılar. 1938’de Atatürk’ün ölümüne kadar devam etti. 1938’de 1. Dünya Savaşı, 1946’da çok partili sisteme geçiş ve 1950’de iktidar değişimi ile başlayan, iktidar-muhalefet kavgaları tekrar başladı. Maalesef halen devam ediyor. 1920’den 2024’e kadar geçen 104 yılda Türkiye, devamlı ileri gitti ama olması gereken yerde olamadı. Cumhuriyet ve demokrasi kör, topalda olsa devam ediyor.
1960 yılında bugün dahi açıklanamayan ihtilal oldu, demokrasiye son verildi. 1961’de 10 yıl başbakanlık yapan Adnan Menderesi ve iki bakanını astık. Astığımız İP parasını başbakanın eşinden istedik. 1961 yılından 1980 yılına kadar geçen 19 yılda terör, iç kavga hiç bitmedi. 4.500 gencin öldürülmesini, sayısız faili meçhul cinayetleri yaşadık. 12 Eylül 1980 ihtilaliyle, demokrasi ve insan hakları ortadan yine kalktı.
1980 yılından 36 yıl sonra, 15 Temmuz 2016’da Fetullah Gülen’in başını çektiği, birçok generalin katıldığı Amerika’nın desteklediği kalkışmayla karşılaştık. Amerika’ya değil Türk Devletine bağlı güçler kalkışmayı önlediler. Açılan davalar sonunda, 1.634 kişi ağırlaştırılmış müebbet, 1.366 kişi müebbet, 1891 kişi ise çeşitli hapis cezası aldı. Askerimiz, birbirini kurşunladı.104 darbe yanlısı asker olmak üzere 300’den fazla kişi hayatını kaybetti. 1491 kişi yaralandı. Farklı rütbelerden 8.036 asker göz altına alındı. Sivillerle beraber bu sayı 10.000 bini buldu. Demokrasi ve insan hakları kısmen askıya alındı.
325 yıl içinde geçen bütün bu olaylar niçin başladı, nerede yanlış yapıldı? Afrika ve Asya ülkelerinde olan yüz kızartıcı olaylar, Dünya kamuoyunda Milletimizi ve Devletimizi küçük düşürücü hadiseler neden meydana geldi? İktidarlar ve muhalefet hesap verdi mi? Vermedi. İktidar ve muhalefete hesap soran oldu mu? Olmadı, Allah’a havale edildi. Çünkü onlar hesaptan muaf. Garipler dururken onlara hesap verme düşmez.
Alparslan ve Osman Bey’in idealine dönüldü mü? Emevî, Abbasi, Arap, Fars ve Doğu-Batı kültür emperyalizminden kurtulundu mu, Milliyetçiler, Cumhuriyetçiler, Bağımsız Türkiye isteyenler, Turancılar bir güç olabildiler mi? Olamadılar. Parçalanmaya devam ediyorlar. Umarım ‘’Kızıl Gün’’ gelmeden birleşerek bir güç olup Millete umut olurlar.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA