Baba

TÜRKİYE’DE, BABA


(ANALİZ ) RASİM GÜL



             Doğan her çocuğun mutlaka bir babası var. Baba sevgisinden ve korumasından eksik büyüyen çocuk, yetişkin hale geldiğinde dahi bu eksikliği hissediyor. Ve bir türlü telafi edemiyor, ölünceye kadar da devam ediyor. Baba bir dağ, bir sığınak, sınırsız bir sevgi ve saygı abidesi. Yerinin doldurulması kesinlikle imkânsız.           Baba, her yaşta hatta hayat boyu aranıyor. Bu ulvi bağlılık, ülkede alışkanlık haline getirilmiş ve gelişi güzel kullanılıyor. Tarikatın başındaki insana ‘’BABA’’, partinin başındakine ‘’ BABA’’, lafın gelişi önüne gelene ‘’BABA’’ demek son derece moda oldu. Daha berbatı mafyanın başındakilere de BABA deniyor. Üstelik yazılıp-çiziliyor. Bu bir hastalıktır, gerçek babaya, saygısızlık vefasızlık ve hakarettir.             Bir de iskele BABASI var. İskele babası diye: Kıyıya yanaşan gemi, kalın halatını bağlamak için rıhtıma konmuş dökme demirden ya da betondan silindire denir. Halatla bağlanan gemi, babaya emanet edilir. Peki hayatta hangi babaya emanet etmek doğrudur? Öz baba ve devlet babanın dışında hiçbirine emanet edilmez.               Öz babaya emanet edilen çocuğunda bağlanması, güvenmesi yaratılış, inancımız ve kültürümüzün emridir. Devleti’mize de baba demek kültür ve geleneğimiz den geliyor. Anadolu halkımız halen devlete baba der.  Kültürümüzde baba yerini alan devleti idare edenler, bu sıfatın hakkını vermek zorundalar. Halkı gerçekten sevmek, korumak ve kollamak asli görevleri olmalıdır. Aksi halde en azından İskele BABASI sayılırlar.             Türkiye, padişahlıktan cumhuriyete geçti ama insanlarımız bir türlü tabalıktan vatandaşlığa geçip haklarına sahip çıkmayı öğrenemedi. Demek ki 100 yıl yetmedi. Bakalım 2. Yüzyıl yetecek mi? Bu sistem ve eğitim böyle devam ederse, egemenlik belli insanların elinde olduğu sürece korkarım 2. Yüzyıl da yetmez. Dolaysıyla çeşitli babalar hükmetmeye devam eder. İnsanlarımız haklarını korumada aciz kalır.              Genelde çocukluktan, gençliğe ve olgunluğa geçerken bireyi insan yapan özellik, kişinin öz varlığı yani ‘’BENLİĞİ’’ dir. Benlik oluşmadığında kişi savrulmaya, kullanılmaya ve istismara açık olur. İnsanlara ve bütün canlılara duyulan gerçek sevgi, saygı eksik kalır veya sahtedir. Toplumla sağlam ilişki kuramaz. Dolaysıyla liyakat sahibi olamaz.             Türkiye’nin gündeminde en önemli sorun; geçim, adalet, gelir dağılımı, rejim, güven ve mülteci olarak belirtiliyor. Bizce bunların hepsi istendiğinde belirli zaman içinde halledilir. Ana sorun ise aile birliği içinde karşılıklı ana- baba-evlat sevgisi. Dolaysıyla çekirdek ailenin korunması.  Çekirdek aile bağları zayıfladığında veya koptuğunda, millet olma vasfı da tartışılmaya açık hale gelir.              Çocuğun, 16-17 yaşına gelinceye kadar önemli olan, ‘’KİŞİLİĞİ’’ nin ve baba sevgi ve saygısının oluşup-oluşmamasıdır. Bu yaşlardan sonra yapılandan kesin sonuç alma imkansızdır. Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğunda kişilik sorunu olması bu sebepten kaynaklanmaktadır. Bunu bilmek için alim olmaya gerek yok.                 Türkiye’de, kişiliğin gelişmesi, anne-baba sevgisi, aile ve devlete bırakılmış durumda. Bu yanlış değil ama kesinlikle yetersiz. Türkiye’de, çok aile yeterli bilgiye sahip değil, devletin eğitim programı da yeterli değil. Eğitim, yıllardır düzenli hale getirilememiştir. Öğrenim de yeterli değil ama idare eder. Eğitimi yeterli olmayan bir kimsenin kendisinin çıkarından başka bir şey düşünmesi mümkün olmuyor. Bugün toplum bu haldedir.                Ülkede eğitimi ve inancı idare edenler, kendi beceriksizliklerini, başarısızlıklarını aileye yükleyerek işin içinden sıyrılmaktadırlar. Ülke ortalamasına baktığımızda çok büyük oranda anne-baba, ulusal ve uluslararası geçerlilikte çocuk yetiştirme bilincine sahip değildir. Az oranda anne-babanın yetiştirdiklerini de toplum yutuyor veya topluma uyum sağlayamadıkları için arada kalıp perişan oluyorlar. Sonra da ülkeyi terk ediyorlar.              Bir kısım ailede çocuklarına insan ol demekten öte zengin ol demeyi, az çalışarak çok para kazanmayı öğretiyor. Bu çocuklarda toplumun sırtına yük oluyor. Son zamanlarda hiç çalışmadan köşe dönme hayli moda oldu. Sonu neye varacak? Yaşayan görecek.                                                        HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.