Aksaraylı yıllardır bir bardak suyu burnunu tuta tuta içti.
Kimi zaman bulanıktı, kimi zaman kireçli…
Ama en kötüsü neydi biliyor musunuz?
Güvensizdi.
O musluktan akan şeyin su olup olmadığını bile sorgulayan bir halk haline geldik!
Ve bu şehirde çocuklar musluk suyu içmeyi unuttu.
Anneler damacanaları sırtında taşıdı, babalar her ay fatura üstüne bir de içme suyu parası ödediler.
Ama bugün…
Bugün o sayfayı kapattık.
**
Başkan Dr. Evren Dinçer, yılların kangrenini kesip attı.
Öyle lafla değil.
Eylemle.
“Çeşmelerden artık içilebilir su akıyor” dedi ve suyu verdi.
Yıllar sonra ilk defa musluktan bir yudum aldım.
Ne koku var, ne tortu, ne bulanıklık.
Sadece su.
Ve sadece temiz bir emek.
**
Şimdi bazıları çıkar, “Zaten olması gerekeni yaptı” der.
Ama ben öyle bakmam.
Bu şehirde onlarca yıl boyunca bu “olması gerekeni” kimse yapmadı.
Yapamadı.
Ya da yapmak istemedi.
Ama Dinçer yaptı.
Belki farkında değilsiniz ama bu su, sadece teknik bir başarı değil.
Bu su, halkın onurudur.
Bu su, belediyeciliğin asli görevidir.
Ve bu su, güvenin yeniden inşa edilmesidir.
**
Başkan’ı eleştirebilirsiniz.
Eksikleri varsa söylersiniz.
Ama hakkı teslim etmek de bu kalemin namusudur.
Bugün o gün.
Evlerin içine huzur, musluklardan sağlık akıyorsa…
Bu bir dönüm noktasıdır.
**
Elbette daha bitmedi.
Açılış yapılacak.
Projenin detayları konuşulacak.
Ama bana göre en kıymetlisi şu:
Bu şehir artık temiz suyu hak ettiğini ispatladı.
Evinde hâlâ suyu damacanayla taşıyan varsa, bir bardak da onlara götürün.
Desinler ki;
“Bu şehirde bir başkan vardı…
Ve o bize en temel hakkımızı –temiz suyu– verdi.”
**
Şimdi o musluklardan akan her damlada;
sabır, emek, alın teri ve biraz da dua var.
Aksaray halkı bu suyu sadece içmeyecek...
Bu suyla yıkanacak, bu suyla abdest alacak,
Bu suyla büyüyecek çocuklar.
Ve bu suyu verenleri hiç unutmayacak.
Kana kana içelim dostlar…
Ama bir yudum içmeden önce
“Allah razı olsun” demeyi de unutmayalım.
Yıllardır yazdık, çizdik, söyledik…
“Bu şehirde çeşmeden akan suya kimse güvenmiyor” dedik.
“Damacana sırtında çocuk büyütülmez” dedik.
Dedik ama duyan olmadı.
Ta ki, bu kentin göbeğinde “içilebilir su” meselesi artık bir lüks değil, bir hak meselesi olarak görülene kadar…
Ve o hak, işte bugün halka geri döndü.
Aksaray Belediye Başkanı Dr. Evren Dinçer çıktı, en sade ifadeyle şunu dedi:
“Söz verdik, başardık. Su artık çeşmeden içilir halde.”
Kimileri diyecek ki, “Eee ne var bunda?”
Ben size söyleyeyim ne olduğunu:
Bu şehirde yıllardır hasta annesine gece yarısı damacana su taşıyan genç kızın duası var bu işin içinde.
Şebekeden akan paslı suya çamaşırını bile emanet edemeyen ev hanımının haykırışı var.
Cebindeki son 50 lirayla ‘damacana mı alayım, ekmek mi?’ diye düşünen babaların çaresizliği var.
Bu mesele bir altyapı işi değil kardeşim!
Bu mesele bir onur meselesidir.
Evine misafir gelen bir Aksaraylının, “Aman musluktan su verme, dışarıdan alalım” dememesi için,
Bir annenin çocuğuna musluktan gönül rahatlığıyla su içirebilmesi için verilen bir namus sözüdür.
Şimdi o söz tutuldu.
Bu işin arkasında yılların emeği, yüzlerce çalışanın teri ve her şeyden önemlisi siyasi kararlılık var.
Şehirde musluklardan içme suyu akıyor ve bu su, sadece borudan değil, bir devrin kapanışından akıyor aslında.
Duygusal değilim, gerçekçiyim.
Biliyorum, bu şehir hâlâ çözülememiş nice meseleyle boğuşuyor.
Ama kardeşim, hakkı da teslim edeceğiz!
İçme suyu işi, yıllarca “yapılacak” deyip geçilen, konuşulup unutulan bir meseleydi.
Şimdi hayata geçtiyse, bu şehirde bir milat yazılmıştır.
O yüzden birileri bu yazıyı okurken iç geçiriyorsa…
Birileri hâlâ “Ne olmuş yani?” diyorsa…
Ben o zaman sadece tek bir şey derim:
Buyrun musluğa, bir yudum alın. O suyun tadında Aksaray’ın suskunluğu, sabrı ve sonunda zaferi var.
Ve şimdi sıra bizde…
Susuz geçen yılların muhasebesini yapıp, yeni hizmetlerin peşine düşmekte.
Çünkü Aksaray susuzlukla imtihanını verdi.
Şimdi imtihanı yönetenlerin, bu başarıyı kalıcı hale getirme zamanı.
Bugün musluktan su akıyor,
Yarın bu şehirden umut fışkıracak…
İnşallah!