Buradan Aksaray’daki tüm kamu kurum ve kuruluşlarına açık bir çağrım var:
Lütfen cemiyet başkanlarının, sizin adınıza basın mensubu çağırmasına izin vermeyin. Çünkü KANDIRILIYORSUNUZ.
Bu şahıslar, sizlerin programlarını basınla paylaşacaklarını iddia ederek, aslında sadece kendi çevrelerine – hatta çoğu zaman kendi üyelerine bile – haber vermiyorlar. Size “Tüm basını bilgilendireceğiz” diyerek verdikleri sözler, yıllardır süregelen bir yalandan ibaret. Siz bu yalanlara inandıkça, gerçek basın mensupları dışlanıyor, kamuoyunun haber alma hakkı sekteye uğruyor.
Gerçek şu:
Tüm basın mensupları bu cemiyetlerin üyesi değil.
Tüm basın mensupları bu başkanların gruplarında bile yer almıyor.
Tüm basın mensuplarının haberdar olmasını sağlamıyorlar.
Ama siz yine de çağırdığınızı sanıyorsunuz.
Cemiyet başkanı maskesiyle protokolü işgal edenler, kurumları da, siyasileri de kandırıyor. Valilik protokol listelerinde cemiyet bilgileri güncellenmediği için yanlış yönlendirmeler oluyor, yıllardır aynı yanlışa düşülüyor.
Aksaray’da 13 farklı cemiyet var, 13 farklı başkan var. Ama kamu kurumları hâlâ sadece birkaç ismin ağzından çıkan sözle hareket ediyor. Bu kadar ciddiyetsizlik olmaz. Cemiyet başkanları kendi üyelerini bile kandırıyor, “Biz haber veririz” diyerek sessizce programlar yapılıyor, çoğu basın mensubu sonradan haberdar oluyor.
Siyasiler de bu oyunun bir parçası haline geldi. Cemiyet başkanlarına güveniyorlar ama ne oluyor? O çok önemsedikleri programların, ziyaretlerin, açıklamaların hiçbirinin haberi yayınlanmıyor.
Sonra “Basın gelmedi” diyorsunuz.
Hayır, basın çağrılmadı.
Çağrıldığını sandınız, ama kandırıldınız.
Bu düzensizlik sadece basını değil, kamunun şeffaflığını ve vatandaşın haber alma hakkını da zedeliyor. Bu mücadele basın için değil, halk için, kamu kurumlarının güvenilirliği içindir.
Yalanla yönetilen protokoller, sessizlikle geçiştirilen organizasyonlar bu şehre zarar veriyor.
Mücadeleye devam.