Türkiye’de ve özellikle Aksaray’da; güvensizlik, endişe ve tahammülsüzlük had safhada devam ediyor. Cami kürsülerinde imamlar ve vaazların anlattıklarından zaten cemaat etkilenmiyor. Çok az sayıda etkilenenlerde, camiden çıkıp ayakkabısını giyince unutuyor. İmam ve vaaz efendideler de (çok az istisna hariç) görev gereği eline tutuşturulanı okuyor veya anlatıyor. Cemaat İmama, imam cemaate yeteri kadar güvenmediği için birbirlerini etkileme söz konusu olmuyor. Taraflarda oluşan GÜVENSİZLİK devam ediyor. Bitecek gibi de gözükmüyor.
Okullarımıza gelince, Devletimiz eğitim- öğretimi özel sektöre devrederek hayli rahatlamış durumda. Aileler de işin kolayını bulmuş, çocuklarının eline bilgisayar veya tableti veriyor, çocuklar onlarla vakit geçirirken, anne-baba da rahat ediyor. Çocukları bilgisayar ve tabletler yetiştirdiği için anne-baba da keyfinden, işinden kalmamış oluyor. Okullarda, öğretmen-öğrenci ilişkileri; ailelerde anne-baba çocuk ilişkileri, çocuklarla toplum ilişkileri her geçen gün zayıflıyor. Çocuklar aile ve toplumla yeterli ilişki kuramadığından GÜVENSİZLİK ortaya çıktı.
Köy ve kasabalarda, çocuklar sokakta arkadaş edinerek çocuk oyunları oynayabiliyor, arkadaşlığı ilerletiyor. Köy ve kasaba da yetişen çocuklar daha şanslı büyüyorlar. İlçe ve illerdeki çocukların oynayacağı sokaklar, güven açısından risk taşıdığından çocuklar sokaklara çıkartılmıyor. Dolaysıyla çocukluklarını yaşayamıyorlar. Aileler ENDİŞELİ, çocuklar ürkek.
Topluma hâkim olan, güvensizliğe, endişeye bir de TAHAMMÜLSÜZLÜK eklendi. İnsanlar en ufak bir meselede kırıcı ve kaba olabiliyor. Toplum mutlu yaşamaya, karşılıklı sevgi ve saygıya bir türlü alışamadı. Bir an için karşınızda olan insan gibi düşünmeye EMPATİ deniyor. Bir başka ifadeyle, karşı fikre saygı duymayı mağlubiyet sayan bir alışkanlık toplumu esir almış durumda.
Bir toplumda en kıymetli ve önemli birim nasıl çekirdek aile ise bir toplumda apartman yönetimleri toplu yaşamanın ve demokratik idarenin çekirdeğini teşkil etmektedir. Tarih Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya göre ‘’Türk toplumu daha apartman yönetimini beceremiyor. Ülke yönetiminde nasıl söz sahibi olacak?’’ diyor. Toplumumuz müşterek kullanım alanlarında da maalesef çok kaba, çok kırıcı ve hırpalayıcı. Umum tuvaletler de ve tuvaletlerdeki temizlik en iyi örnek.
Albert Einstein’e sormuşlar, dünyada yaşam nasıldır? ‘’Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikâyet eder, alt sınıf ise şükreder.’’ İnanç konusunda durumlar nedir? ‘’Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf ise Tanrıya tapar’’ demiş.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.