2019 yılında yeniden yola çıkarken şöyle demiştim:
“Her gün bir şey, bir gün her şey değişecek.”
Ve 2025 yılına girdiğimiz günden bu yana, bu sözün ne kadar yerini bulduğunu hep birlikte yaşıyoruz.
O zamanlar, siyasilere, kurum müdürlerine, STK başkanlarına yüksek sesle seslenmiştim:
Bugün yanınızda taşıdığınız, sizi pohpohlayan ve yönlendiren satılık kalemlere güveniyorsunuz.
Gerçek anlamda halk adına, adalet ve cesaretle gazetecilik yapanlara ise sadece omzunuzun üzerinden küçümseyerek bakıyorsunuz.
Şunu da açıkça söylemiştim:
“Kaleminiz olmayanı ötekileştirerek bugün kazanmış gibi görünseniz de, yarın kaybetmeye mahkûmsunuz.”
Ve bugün geldiğimiz noktada, haklı çıktığımızı zaman bize net biçimde gösteriyor.
Çünkü artık kendi kaleminiz gibi kullandıklarınız bile sizi kurtaramıyor.
Çünkü artık Aksaray’da gerçekten gazetecilik yapılmaya başlandı.
Evet, belki yüzde yüz değil ama en azından yüzde ellisi özüne dönen bir medya var artık.
Ve bu sayede herkes gördü ki, Aksaray’da kimse eskisi gibi “at oynatamıyor.”
AFAD ile ilgili yaptığımız haberlerin ardından kaybolan cihazlarla ilgili resmi soruşturmalar başlatıldı.
İnanıyorum ki, “kullanılamaz” denilip kenara atılan araçlarla ilgili de yakın zamanda yeni adımlar atılacak.
Eski AFAD Müdürü’nün tekrar araştırmacı memur olarak Aksaray’a gelmesi de bu sürecin sessiz işaretlerinden biri.
Yine havalimanı konusunu gündeme taşıdık, kamuoyunu bilgilendirdik, baskıyı artırdık.
Sonunda yetkililer açıklama yapmak zorunda kaldı ve Aksaray’a havalimanı yapılacağı ortaya çıktı.
Bunlar tek tek bizim adımıza değil, Aksaray adına kazanılmış sonuçlardır.
Çünkü biz bu şehirde sadece konuşulanları değil, konuşulmayanları da yazma cesareti gösteriyoruz.
Ve bu mücadeleyi şahsi hırslarla değil, Aksaray’ın ortak yararını savunmak adına veriyoruz.
Bu şehirde işini gerçekten yapan gazetecilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor olabilir.
Ama bu cesaretin bulaşıcı olduğunu da unutmayın.
Bugün yanlışları yazan birkaç kalem varsa, yarın bu sayı artacaktır.
Bugün işini savsaklayanlar, bu cesur yayıncılık karşısında yavaş yavaş adam gibi iş yapmaya mecbur kalacaktır.
Dün örneğin bir iş insanının uyuşturucu ve kaçakçılıktan tutuklandığını haberleştirdik.
Bu kişi çocuklarımızı zehirleyen yapının içindeyse, kim olduğu, ne kadar parası olduğu bizi ilgilendirmez.
Yasal sınırlar içinde, ismini kodlayarak da olsa kamuoyunu bilgilendirme cesaretini gösterdik.
Çünkü kim olursa olsun, eğer Aksaray’da gençlerimize zarar veriyorsa, deşifre edilmelidir.
Ve bu duruşu Aksaray Olay Haber olarak ortaya koymanın da haklı gururunu yaşıyoruz.
2019’da bu yola çıktığımda, Aksaray’daki sorunların üzeri genellikle ahbap-çavuş ilişkileriyle örtülüyordu.
Gazeteciliğin ölçüsü, çek defterinin tutarıydı.
Çek vermeyenlere iftira atmak olağan bir yöntemdi.
Ama bugün görüyoruz ki, artık o defterler kimseyi kurtaramıyor.
O defterler de tükendi, o ilişkiler de çöktü.
Bugün, saklanacak yer kalmadı.
Ve açık söylüyorum:
Kalemleriniz tek tek kırılıyor.
Satın aldığınız kalemler bile sizi kurtaramayacak.
Çünkü en başta dediğimiz gibi:
Her gün bir şeyinizi, bir gün her şeyinizi kaybedebilirsiniz.
Aksaray’da gerçekten halkın sesi olma gayretiyle, adaletin ve cesaretin kalemiyle gazetecilik yapanlara o dönemlerde yukarıdan, küçümseyerek baktığınızı da açıkça söylemiştim.
Omzunuzun üzerinden bakan o kibirli tavrınızla, size ait olmayan kalemleri ötekileştirdiniz.
Oysa o gün de uyardım: Bugün kazanmış gibi görünseniz de, bu kibirle, bu ayrımcılıkla yarını kaybetmeye mahkûmsunuz.