Özellikle gelişmemiş veya az gelişmiş ülke toplumları, bilim, teknoloji ve akıldan çok uzak kaldığı için hikâye ve masallarla kimlik kazanıyor. Aile, okul ve çevre den kazandığı kimliği benimsiyor. Hayatı boyunca bu kimliğe sahip çıkıyor ve geliştirmeye gayret ediyor. Bilim, akıl ve mantığını kullanarak kazandığı kimliğin doğruluğunu araştırmıyor. İnanç ve soy şuuru anlatımları da ilave edilince, aynı kimlikle geleceğini tayin etmeye çalışıyor.
İnsanların kimlikleri hikâye ve masal üzerine kurulu olduğu için rivayetlere ve dedikodulara inançları artıyor. Dolaysıyla düştükleri yanlış ve çıkmaz yolda, gerçeği bulmaları imkânsız hale geliyor. Bilim, akıl ve zihinsel bağımsızlığı kazanmaları hayal oluyor. Kuru yaprağın rüzgâr önünde sürüklenip gittiği gibi insanlarda düştükleri girdapta sürüklenip gidiyor. Başarı ve başarısızlık bilinçle değil, tesadüflere kalıyor. Dolaysıyla hür düşünen, özgür vatandaş olunamadığı için birilerine, bir yerlere bağımlı olma doğal hale geliyor.
Ülkemizde, dini ve milli kurumlarımız da büyük oranda hikâye ve masal üzerine kurulu, olduğundan olayın aslını araştırma yolları kapatılıyor. Bu kurumlara itiraz etmek, kişinin hattını aşması olarak değerlendiriyor. Her an başına bir şeylerin gelmesi olağan karşılanıyor. Toplum, baskı nedeniyle özgürlüğünün arkasında duramıyor. Dolaysıyla üçüncü dünya toplumu olarak yaşamına devam ediyor. Yetiştiğiniz ortama ters düşen bir sözünüz bir hareketiniz bir yazınız olduğunda hakarete, iftiraya uğramanız kaçınılmaz hale geliyor. Toplumun çatısını sorgulamak büyük cesaret istiyor. Hikâye ve masallardan ibaret olan çatı başınıza yıkılıp sizi bitiriyor.
Ülkede bu anlayışa yani hikâye ve masala genç kuşak hiç önem vermiyor. Hatta çoğu genç durumdan tedirgin oluyor. Çekirdek ailede ciddi sıkıntılar çıkıyor. Genç nesil anne-baba ve öğretmenlerinin fikir ve görüşlerinin birçoğuna katılmıyor ve kafa vermiyor. Aile içinde bile, kültür ve idrak birliği yok. Olaylar ayrı dünyaların bireyleri gibi algılanıyor. Genç nesiller rahat bırakılırsa, hikâye ve masallardan kurtularak, bilim, teknoloji ve çağı rahatça yakalar, hatta geçer. Dolaysıyla ülke kargaşa, çekişme ve görüş farklarında kurtulup aydınlığa çıkar.
Özellikle genç nesilleri, ülkeyi değiştirme fikrinden vaz geçirip, mevcut statükoyu kabullenmeleri için büyük gayret gösteriliyor. Asla becerilemeyecek, eğitim ve felsefeden uzaklaştırma gayretleri boşa gidecektir. Yapılan yanlışlar, kimliğin oluşmasına ve kariyer yapmaya büyük zarar vermektedir. Öğretmen ve imam kadrolarının hiç vakit geçirmeden ciddi şekilde gözden geçirilmesi gerekir. Bu önemli kurumların ezbercilikten kurtarılıp bilim ve akıl alanına girmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Statükoyu koruma yerinde sayma dahi olamaz, geriye götürür.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.