Hem de yıllardır “ucube” dediğimiz, Aksaray’ın tam göbeğinde kambur gibi duran o eski Tedaş binasına!
Hani şu çökmeye yüz tutmuş, mühendislerin bile yanından geçerken tespih çektiği, deprem riski taşıyan, içine kimseyi sokmaya utanacağımız bina… İşte onu yıkan belediyeye takmışlar! Hem de neden biliyor musunuz? “Tedbir alınmadı!” diye…
Ulan arkadaş…
Daha kepçe dokunmadan, binanın çürümüş duvarı sarsıntıyla kendi kendine göçüyor, sen hâlâ “kontrolsüz yıkım” diye başlık atıyorsun. Mimari fosil zaten nefes alsan dökülecek, bunu bilmeyecek kadar mı cahilsin yoksa reyting aşkın mı ağır basıyor?
Caddenin genişliği belli, dükkânların mesafesi belli, binanın çürümüşlüğü zaten herkesin dilinde. Bu kadar net bir tablo varken belediye ne yapacaktı? Caddeyi iki metre daha mı genişletecekti? Bina zaten ölü toprağıyla ayakta duruyordu. Sarsıntıdan kopan kitle bir ağaca, oradan dükkâna geldi diye “tedbir yoktu” yazmak… Vallahi pes, billahi pes.
Hem gece yapılmış yıkım, kimseye zarar gelmemiş, adam hâlâ “aa reyting, aa kriz, aa olay çıktı!” diye yazıyor. Yetkilileri zan altında bırakmak bu kadar kolay mı ya? Kâğıt üzerinde gazeteciyim diyene mikrofon verenin memleketi olduk.
Gelelim sahnenin en komik yerine…
TRT 1 muhabiri yanında. Kendisi bu haberi TRT’ye göndermeye kalksa editörler önce çayı döker, sonra da “Bu ne kardeşim?” deyip çöpe atar. Çünkü TRT haber yaparken doğruluğu araştırır, belge ister, mantık ister. Ama bizim muhabir bunu biliyor ya… Almış haberi, koşmuş kendi resmi ilanlı sitesine—Yenigün Gazetesi’ne. Yayınlamış bir güzel, sonra birden bire ne hikmetse kaldırmış!
Niye kaldırdın arkadaş?
Kime mesaj verdin?
Belediyeye “Bak istediğimi yapmazsan yazarım haa” mı dedin?
Siyaset mi oynuyorsun, yoksa patronlardan fırça mı yedin?
İHA’ya geliyorum şimdi…
İhanın Aksaray Muhabirini olay yerine , TRT 1 Muhabiri çağırıyor…
“Koş Gel tam senlik Haber”…
Oda koşarak geliyor,
Haklı tam onluk haber….
Onlar da aynı haberi “kontrolsüz yıkım” diye geçmişler. Hadi oradan! Yalanın da, çarpıtmanın da bu kadarı pes…
Mesele yıkım değil, mesele belediye İHA’ya abone olmadı diye intikam almaya çalışmanız. İmaj kasmak için Aksaray’ı ateşe atmak bu kadar ucuz olmamalı ama işte bazıları için her şey mümkün.
Sonra ne oluyor biliyor musunuz?
STK’lar çıkıyor:
“Aksaray’ın imajını bozan basın var! Tedbir almalıyız!”
diyorlar.
Haydi bakalım, bulun da görelim o basın mensuplarını!
Ben söyleyeyim: Aradığınız kişiler kapıdan çıkarken ayakkabıyı sürtecek kadar yakınınızda. Ama siz “ulusal basın” demeye korktuğunuz için sadece “basın” diyorsunuz.
Arkadaşları, hamsi tavaya çağırdığınız o muhabirler var ya…
İşte onlar Aksaray’ın imajını bozuyor.
Ama merak etmeyin, Evren Başkan deniz olmadığı için sadece “Aksaray tava” yapar. Onu da herkes yiyemez zaten; mide ister, yürek ister.
Gerçekler böyle.
Gerisi reyting masalı.
Ulusal basın mensupları anlaşılan Evren Başkan’dan “hamsi tava” daveti bekliyor!
Arkadaşlar… Bir durun. Bir sakin olun.
Aksaray’da deniz yok ki size hamsi tava yapılsın!
Evren Başkan ancak “Aksaray Tava” yapar, o da gönlünüz olsun diye.
Ama madem çağırılmak istiyorsunuz, bari bu kez “beş ulusal basın” diye özel kontenjan açmayın Sayın Başkana…
Hani şu kendini “ulusalcıyım” diye pazarlayıp mahallenin internet sitesinden hâlâ öteye geçemeyen mini-minicik ulusalcılarımız da gelsin. Onların gönlü olmasın mı?
Sonuçta herkes kendine bir pay çıkarmak, bir fotoğraf karesinde gözükmek, bir davete adını yazdırmak derdinde.
Asıl mesele mi?
Bakın orası çok daha acı, çok daha utanç verici.
Vali Mehmet Ali Kumbuzoğlu artık Aksaray’ın tanıtımını tamamen ulusal medya üzerinden yürütüyor.
Çünkü yerel basın…
Evet, doğru duydunuz: Yerel basın artık valilik programlarını topyekûn protesto ediyor.
Neden mi?
Aa, neden olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
Çünkü Aksaray’ın adını, imajını kirleten, her fırsatta şehri karalayan, abartılı başlıklarla algı operasyonu yapan ulusal basına öyle bir kapı açıldı ki…
Yerel basına yıllardır gösterilmeyen ilgi, alaka, sıcaklık, hoşgörü bir anda ulusala boca edildi.
Bir bakıyorsunuz valilik kapıları ardına kadar açık.
Bir bakıyorsunuz üç kuruşluk haber için şehir yerden yere vuruluyor.
Bir bakıyorsunuz bilgi-belge servis ediliyor, memleketin adı hiçe sayılıyor.
Sonra ne oluyor?
STK’lar koşa koşa kapı kapı dolaşıp “Aksaray’ın imajını zedeleyen haberler için tedbir alalım” demeye başlıyor!
Ama kimse açık açık “ULUSAL BASIN” diyemiyor.
Korkuyorlar.
Birileri alınır diye, birileri tepki gösterir diye, bir davet daha eksik gelir diye…
Onun yerine ne diyorlar?
“Basın…”
Hangi basın?
Kimi kastediyorsunuz?
Karnını Aksaray üzerinden doyurup sonra memleketi karalayanları mı?
Yoksa şehrinin iyiliği için gönül verenleri mi?
Bir de işin en trajikomik tarafı:
Adliye haberleri, polis haberleri, hele ki alkollü sürücüler…
STK’lar sanki bunlar olmayınca Aksaray’ın imajı düzelecek sanıyor!
Sanki suç örtbas edilince huzur gelecek!
Sanki haberi yasaklayınca mesele bitecek!
Yahu önce ulusal basına açtığınız kapıları bir kapatın da görelim.
Şehri karalayan algıcıları şımartmayı bırakın.
Aksaray'ın gerçek sorunlarını saklayarak değil, çözerek imaj düzelir.
Yasakla, kapıyla, sansürle değil!
Ama herkes biliyor ki bu şehirde “algının patronu” ulusal basın olunca, yerel basına düşen sadece kenardan izlemek oluyor.
Hamsi tava mı bekliyorsunuz?
Buyurun bekleyin.
Deniz yok ama hayaller bedava.
Aksaray’ın imajı mı?
O da sizin verdiğiniz tavizler kadar sağlam artık.
Ulusal basın şimdi nereye takmış biliyor musunuz?
Aksaray’ın adını ne zaman duysalar hemen bir kulp, bir kriz, bir felaket arıyorlar.
Sanki memleketin 81 ili içinde başka haber kalmamış gibi, Aksaray onların yeni “reyting oyuncağı” olmuş durumda.
Dert mi istiyorlar? Aksaray!
Olay mı lazım? Aksaray!
Başlık mı şişirilecek? Yine Aksaray!
Bir gün trafik kazası…
Ertesi gün alkollü sürücüler…
Sonra bir bakmışsın bir parkta kavga, bir okulda tartışma…
Ne bulurlarsa paketleyip “Aksaray yine gündemde!” diye veriyorlar.
Yahu kardeşim, bu memlekette güzel şeyler de oluyor ama onları görecek göz lazım!
Tabii gözleri sadece sansasyona ayarlı olunca, Aksaray’ın iyi taraflarını görmeleri mümkün değil.
Ulusal basın yine “nereye takmış” biliyor musunuz?
Aksaray’ın imajını çürütmeye!
Hem de işlerine geldiği gibi…
Onlara kızmıyorum,
Onlara bu fırsatı verenler suçlu….



