Sayın Ali Abbas Ertürk,
Aksaray Belediye Başkanı Evren Dinçer ve Özel Kalem Müdürü Bahtiyar Bakar’a yönelik yaptığınız açıklamalar, siyasi duruşunuza gölge düşürdü.
Bu açıklamayı yaparken tek bir belge, kanıt sunmadınız, sadece duyumlarla hareket ettiniz.
Hukukçu kimliğinizle, bir olayı araştırmadan, tarafları dinlemeden sert çıkışlar yapmak ne kadar doğru? Size bu yakışmadı.
Siyaset yapmak eleştirmek demek, evet; ama iftira atarak ve gerçeğe dayanmayan suçlamalarla değil!
Aksaray Belediyesi, Başkanı Evren Dinçer'in ve Özel Kalem Müdürü Bahtiyar Bakar'ın babasının çiftliği olsaydı, sizin savunduğunuz muhtar gibi belinde silahla belediyeye dalıp, güvenlik görevlilerine "İlla silahla girip t... mı yapalım?" derlerdi.
Olayın aslını öğrenip sonra açıklama yapsaydınız keşke. Takdir ettiğim bir siyasetçinin, son zamanlarda elinde belge kanıt olmadan, birilerinin sözüyle ve yalan yanlış ifadesi ile siyaset yapmak adına açıklama yapması hoş olmuyor.
İlk yanlış açıklamanız, ASÜ olayı oldu, yanlış yönlendirildiniz ve kandırıldınız. Oysa söz konusu yere koskoca bir spor kompleksi yapılarak ASÜ’ye kazandırılacağı belgeleriyle kanıtlandı.
Şimdi muhtarlar konusuna gelelim. O yanınıza alıp basın açıklaması yaptığınız muhtarlar ne yazık ki sizin söylediğiniz kadar masum değiller.
Sanıyorum gündemi takip etmiyor ya da Aksaray Olay Haber'i okumuyorsunuz. Çünkü günlerdir, o yanınızdaki muhtarlar ve Kalanlar Mahallesi muhtarının hakaret, küfür, aşağılama ve kadın olduğum için, anneleri yaşında dahi olduğuma aldırış etmeden şahsıma yaptıklarını yazdım.
Aksaray halkı artık bu muhtarların gerçek yüzlerini gördü. Haklarında adli ve idari soruşturma açılması için elimdeki tüm kanıtları yayınladım.
Umarım açılmıştır.
Eğer ben o gün Sanayi Mahallesi muhtarının olayına şahit olmasaydım, söz konusu darp olayının gerçekleşmediğini gözlerimle görmeseydim ve muhtarın belediye içerisinde bağırıp çağırıp hakaret edip elini beline atıp silahı gösterdiği her anı kameraya almasaydım, size inanabilir ve bu haberi ben de yapardım.
Lakin o gün belediyede işim olması nedeniyle olaya şahit oldum.
Güvenlikten hiçbir müdahale olmadan yukarı kata çıkmış olmalı ki, ikinci katta avazı çıktığı kadar bağıran ve hakaret eden bir vatandaşın sesini duydum.
Gazetecilik refleksi ile kameramı açıp olayın gerçekleştiği odanın önüne gittiğimde, güvenlik görevlilerinin sakinleştirmeye çalıştığı muhtarı gördüm.
Evet, elinde bir belge vardı ve onu sallayarak bağırıyor, taşkınlık çıkarıyordu. An be an kameramı durdurmadan o anları çektim. Güvenlik görevlileri bırakın darp etmeyi, kibar bir şekilde ikna ederek ve dokunmadan aşağıya indirdiler.
Sonra yeniden belediyeye girmek istedi ve bağırmaya başladı. Belindeki silaha elini atıp elini üzerine koyarak "Ne istiyorsunuz, silahla t... girmemi mi istiyorsunuz?" diyerek güvenlik görevlilerine bağırıyordu.
Güvenlik görevlileri buna rağmen saygısını bozmadan ikna etti ve dışarı çıkardılar.
Video görüntülerini yayınlamadım; yasal nedenlerle zor durumda kalmak istemedim.
Ama siz avukatsınız Sayın Ertürk,
Bu iddia geldiğinde keşke Belediye Başkanı Evren Dinçer ve Özel Kalem Müdürü ile bir görüşseydiniz.
Onlardan belediyenin kamera kayıtlarını izlemek istediğinizi talep etseydiniz, olayın gerçeğini öğrenmiş olurdunuz.
Sayın Ertürk, anlıyorum, siz muhalefet partisi olarak böyle bir konuyu değerlendirmek istediniz ve açıklama yaptınız. Eleştirilerde bulunup Belediye Başkanı Evren Dinçer ve Özel Kalem Müdürü Bahtiyar Bakar’a ağır sözler söyleyerek "Babanızın çiftliği değil" dediniz.
Şimdi ben de soruyorum:
Muhtarlık makamları muhtarların babasının çiftliği mi? Eğer bu yazıyı sonuna kadar okursanız bunu neden söylediğimi anlarsınız.
Kaldı ki bir basın açıklaması da sizden istiyorum. Umarım yaparsınız.
Anlatayım, sanırım muhtarlarla ilgili yapılan haberleri ve onların yaptığı hakaretleri okumadınız.
Örneğin, ben 56 yaşında kadın bir gazeteciyim. Şahsıma küfür, hakaret ve aşağılayıcı sözler kullanan bu muhtarların babasının çiftliği mi muhtarlık makamı?
Bana omuz vurup kameramı düşürmek isteyip fiziksel tacizde bulunan bu muhtarların babasının çiftliği mi bu makam? Kadınlık gururumu ayaklar altına alarak, annesi yaşındaki kadına hakaret eden muhtar, beni tanıdığını söyleyerek geçmişte bir ilişkimiz olduğunu iddia edip iftira atan muhtarın babasının çiftliği mi muhtarlık makamı?
Annemi dahi gündeme getirerek, ölmüş anneme hakaret eden bu muhtarların babasının çiftliği mi muhtarlık makamı?
Ve Belediye Başkanı Evren Dinçer ve Özel Kalem Müdürü’nün hiçbir suçu olmadığı halde söylediğiniz o ağır sözleri söyleyerek bu muhtarlar için de bir basın toplantısı yapıp "Babanızın çiftliği değil o muhtarlık makamları" der misiniz?
Ve bu haberi ulusala taşıyan basın mensubu dostunuz, bu basın açıklamasını da ulusal basına taşır mı?
Eski bir siyasinin talimatlarıyla hareket eden, bu zat-ı muhteremlerin asıl maksatları ve neden iftira attıkları bilinirken, onlar için darp edilmedikleri halde basın açıklaması yapan siz,
Bir kadın gazeteciye yapılan hakaretler için de basın açıklaması yapar mısınız?
Gerçekten Sayın Ali Abbas Ertürk, sizin siyasi kimliğinize her zaman saygı duydum.
Haklı olduğunuza inandığım her açıklamanızı, bugün yanınızda olan birçok basın mensubu yayınlayamazken ben aleni yayınlayıp canlı yayın yapan bir gazeteciyim.
Size karşı hiçbir kastım yok, olmadı ve olmayacak. Ama kabul edin, bu kez de yanlış ata oynadınız.
Bir gazeteci arkadaşım, Aksaray’a 48 mahalle çok, sayıları düşürülmeli demiş; aynen katılıyorum.
Adli ve idari soruşturma geçiren bu muhtarların derhal görevden alınarak mahallelerinin kendilerinden büyük mahallelere katılımını sağlamak gerekir.
Hem maaşları devlete kalır, hem muhtarlık masraflarından devlet kurtulur, hem de muhtarların kendilerine hizmet etmek yerine mahallelerine daha fazla hizmet gelmesi sağlanır.
Hadi bununla ilgili bir basın açıklaması yapın da Aksaray’ı bu kangren gibi saran muhtarlıklardan kurtarın.
Bakın, yeniden söylüyorum: Ben, 56 yaşında bir kadın gazeteci olarak, bu muhtarların saldırılarına maruz kaldım. Hakaretler, küfürler, iftiralar…
Omzuma vurup kameramı yere düşürmeye çalışan, annesi yaşındaki bir kadına fiziksel tacizde bulunan, şahsımı mekanlarına çağırıp, eğlenme yani taciz etme, belki de tecavüz etmeyi ima etmekten çekinmeyen bu muhtarların babasının çiftliği mi muhtarlık makamı?
Siz, bu hakaretleri duydunuz mu?
Hayır! İşte asıl mesele burada.
Konuya biraz daha geniş bakalım: Muhtarlık makamları gerçekten de bir “baba mirası” gibi kullanılıyor. Adli ve idari soruşturmalar geçiren, kendi menfaat ve hırslarına göre hareket eden bu muhtarlar, halka değil, kendi çıkarlarına hizmet ediyor.
Aksaray’da kaç mahalle yıllardır doğru düzgün hizmet görebiliyor? Mahalle sayısı çok, muhtarlık maaşları devlete yük, hizmet kalitesi sıfır. Neden bu konuda bir açıklama yapıp gerçek sorunları dile getirmiyorsunuz?
Bu şehirde asıl tartışılması gereken, muhtarların yetkilerinin ve mahalle sayısının azaltılmasıdır. Bu gereksiz yükten kurtulursak, Aksaray daha fazla hizmet görecektir. Siz, muhtarların halka değil, kendilerine çalıştıklarını biliyorsunuz. O zaman neden gerçek sorunları gündeme taşımıyorsunuz?





