Siyaset, hesaba dayanan halka sorunlar yalansız, hilesiz, iftirasiz anlatması gereken sanattır. Örf adete, bilime ve geleneklere uygun anlatılırsa dikkatle dinlenir. Kullanılan Türkçe, göz teması, ses tonu, el sıkıştaki sıcaklık, samimiyet, yapmacık hareketlerden kaçınma, muhataplara önem verme, hakaret ve küfür etmeme, diplomatik dil kullanma. Siyaset yapmaya hevesli kişilerin bunları bilmesi ve tatbik etmesi başarının ve sevilmenin başlangıcıdır. Militan ruhlu, bencil ve ukala olanı halk asla sevmez, kendinden saymaz.
Ülkede, örnek verilecek tek siyasetçi, Süleyman Demirel’dir. Cumhuriyet tarihinde muhalefetin de oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçilmesi bir ilktir. Eşi ve benzeri yoktur. Dolaysıyla Türk halkı Demirel’e sevgi ve saygı duymuştur. Türkiye’de Milli Birliğin ilki, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan zamanında, ikincisi de Demirel döneminde.
Kamuoyu, yalan, hile ve iftira ile veya dışardan palavra sıkmakla oluşursa gerginlik, yıkıcılık artar, güven ve mutluluk azalır. Siyaseti sanat gibi yapanlar durumu ve dengeleri gözetirse, ehliyet ve liyakatli insanlar çekinmeden siyasete katılır. O zaman gelişmiş demokrasiye geçilmiş olur. Demokrasi kültürü de gelişir. Aksi halde cumhuriyet ve demokrasi hiçbir şey ifade etmez. İran, Irak ve Suriye ve benzerleri en iyi örnektir.
Demokrasi ve Cumhuriyet bir kültür sorunudur. Çeşitli saiklerle bende demokrasiye ve Cumhuriyete inanıyorum demekle olmaz, yaşamanız lazım. Bende inanıyorum demeniz lafta kalır, Türkiye bu durumdadır. Demokrasi ve Cumhuriyeti en çok istismar edip faziletinden bahsederek siyaset yapanlardan, Türkiye acil kurtulursa Milli Birlik tesis edilir.
Siyaset, dengeler gözetilerek yapılan ciddi bir konudur. Vakit geçirme, hava atma, çıkar sağlama, milleti kandırma ve devlet kurumlarını, lehine kullanma, çapsızlarla doldurma yeri değildir. Bunlar yapıldığında sonuç ne olur diyenler; en azından kör ve sağır değillerse Irak, Suriye, Libya ve Afganistan gibi ülkelere baksa yeter.
Gelişmiş demokrasilerde vatandaşın, yönetime katılması mutlaka sağlanır. Söz konusu, partilerin çeşitli kademelerinde yer alanlar değildir. Bunlar zaten siyasetin içinde olanlardır. Kastedilen, tebaa zihniyetinde ve lafla iş yaptığını sananlar değil üreten üretendir. Vatandaş, adalet, isteklerinin dinlenmesini ve uygulanmasını ister. Demokrasilerde vatandaş önemlidir. Otoriter veya totaliter uygulamalarda tebaa önemlidir.
Demokrasilerde vatandaşın hakları ve görevi vardır. Demokrasilerde, vatandaş özgürlük ister. Tebaa özgürlük istemez, halinden memnundur. Özgürlüğün ne olduğu, otoriter ve totaliter rejimde zaten öğretilmez, öğrenenlerde tasfiye edilir.
Hükümetler sadece kendi taraftarlarının değil, halkın tamamının düşüncelerini temsil etmelidir. Temsil etmesi içinde hür düşünceyi kabul etmesi lazım. Maalesef halkımızın hür düşüncesine yüz yıllardır önem verilmemiştir, verilmemeye de devam edilmektedir. Siyaset, çok zordur ama hakkıyla halk için yapılırsa bir fazilet bir sanattır.
En az 70-80 yıldır çağ atladığı iddia edilen Türkiye’de sosyal haklar çağa ve batı standartlarına uygun hale getirilemedi. Asya, Afrika ve Orta Doğudan iyi olduğumuz iddia edilir. Neden batı ülkeleri ve Kuzey Kore’deki sosyal haklarla karşılaştırılmaz? Verilenlerde iktidarların Lütfü olarak kabul edilir? Dış ülkelerde yaşayan, 8-10 milyon vatandaşımız sosyal hakları olduğunu etrafına imrenerek anlatıyor. Sadece idare edenler duymuyor.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA