Süte su karıştı, sonra söze yalan, mideye haram… İşte burada bozulmaya başladı insan. ( Neşet Ertaş)
Türk Halk Ozanı Neşet Ertaş, özellikle bozlak geleneğinin en önemli temsilcisi müzik geleneğinin son büyük temsilcisidir. 1938’de Kırşehir’in Çiçekdağı’nın Kırtıllar ( yeni adı Akpınar) köyünde doğmuş; 25 Eylül 2012’de İzmir’de tedavi gördüğü hastanede vefat etmiştir. Cenazesi Kırşehir’deki Ahi Evren Camii’nde kılınarak, Bağbaşı Mezarlığına defnedilmiştir. Cenazeye başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da katılmıştır. Kırşehir, Kırşehir olalı ne böyle bir cenaze namazı ne böyle defin, nede böyle mahşeri bir katılım görmüştür. Adeta Yergök insandı, şehrin bütün sokakları dolu idi. Ertaş’ın, Eşi Leyla Ertaş, çocukları: Hüseyin Ertaş, Canan İlhan, Döne Ertaş dır.
Neşet Ertaş’ın kısa öz geçmişini yazmamızın nedeni zihin ve kalplerde tazelenmesi içindir. Ciltler dolusu kitaplarla anlatılacak başlıktaki sözleri, ne yazık ki Türkiye’nin gerçeklerini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Türkiye Cumhuriyeti devlet, hükümeti, hâkimleri, savcıları, belediye başkanları, resmi kurum, sivil toplum örgüt, vakıf, dernek başkanları, mahalle ve köyleri yöneten muhtarlar, iş adamı, sanatçı, öğretmen, imam, dede, yazar, gazeteci hatta herhangi bir yetki ve idareye sahip olanlar, rahmetli Neşet Ertaş’ın bu cümlesini defalarca okumalı, ezberlemeli vede ders almalıdır.
Ulusal bilincin gelişmesi ve Milli Birliğin tam sağlanması için, 12 kelimeden ibaret ‘’Süte Su Karıştı, Sonra Söze Yalan, Mideye Haram. İşte Orada Bozuldu İnsan’’ deyişini ruhuna ve kalbine çıkmamak üzere yerleştirmesi gerekir. Son zamanlarda BEKA gerekli, gereksiz konulara alet edilerek çok konuşulmaktadır. ‘’ …Bozulan insan’ ’la, Milli Birlik nasıl kurulacak?
Hilenin bir maharet ve başarı kabul edildiği, yalanın gerçeğin önüne geçtiği bir durumda elbette midenin haramla dolması ve neticede insanın bozulması ve arkasından kurduğu devletin yıkılması kadar normal ne olabilir? Dünyayı titreten onlarca İmparatorlukların yıkılmasının parolası Neşet Ertaş’ın tek cümlesinde ifadesini bulmaktadır. Bu cümlenin dışındaki gerekçelerin tamamının etkisi var ama hiç biri bunun önüne geçemez.
Ülkeyi yöneten iktidar, muhalefet, Özel Sektör yöneticileri ile bürokrat olarak görev yapanların görevlerini kanunlar çerçevesinde vicdan ve hesap verebilirlik duygularıyla yapmaktan başka yolun olmadığı gerçeğini kabul etmeleri lazım. Görevini yapmayanların mutlaka hesaba çekilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.