Tuz Gölü Havzası bugün alarm veriyor. Obruk Tehlikesi Kapımızı Çalmak Üzere !!!
Ama gelin görün ki, bu alarmın se:i+ini duyması gerekenler hâlâ kulaklarını kapatmış durumda.
Aksaray’ın çevresel ve tarımsal geleceği açısından hayati öneme sahip Tuz Gölü Havzası, yıllardır kontrolsüz, plansız ve düzensiz sulamanın insafına terk edilmiş durumda. Bölge çiftçileri söylüyor, vatandaşlar haykırıyor, uzmanlar uyarıyor…
Devlet Su İşleri’ne yapılan şikâyetlerin büyük bölümünün karşılıksız kaldığı iddiaları artık kulaktan kulağa fısıldanan bir söylenti değil, ortak bir kanaat hâline gelmiş durumda. Yer altı suları hoyratça çekiliyor, kaçak kuyular göz göre göre çalışıyor, denetim ise ya yetersiz ya da hiç yok.
Tuz Gölü Havzası, Aksaray için yalnızca bir coğrafi alan değil; tarımın, ekosistemin ve geleceğin ortak paydasıdır. Bugün bu havzada yaşanan gelişmeler, hepimize aynı soruyu sorduruyor: Bu doğal dengeyi yeterince koruyabiliyor muyuz?
Uzun süredir bölge çiftçileri ve vatandaşlar tarafından dile getirilen düzensiz sulama konusu, artık daha dikkatli ele alınması gereken bir noktaya gelmiş durumda. Yer altı sularının bilinçsiz ve plansız kullanımı, kısa vadede üretimi destekler gibi görünse de, orta ve uzun vadede hem tarımı hem de yaşam alanlarını riske atabilecek sonuçlar doğurabiliyor.
Bu noktada mesele bir kurum ya da kişiler üzerinden eleştiriden çok, ortak sorumluluk bilinciyle değerlendirilmelidir. Tuz Gölü Havzası’nda suyun sürdürülebilir kullanımı; çiftçinin, kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin birlikte hareket etmesini zorunlu kılıyor.
Öte yandan Konya Kapalı Havzası’nda artan obruk sayıları, yer altı sularının kontrolsüz kullanımının nelere yol açabileceğini somut şekilde ortaya koyuyor. AFAD verilerine göre bölgede tespit edilen yüzlerce obruk, Aksaray için de önleyici tedbirlerin gecikmeden alınması gerektiğini gösteren önemli bir uyarı niteliğinde.
Aksaray’da şu an için obruk sayısının sınırlı olması bir avantaj olarak görülse de, bu durum rehavet sebebi olmamalı. Çünkü su kaynaklarının her geçen gün azalması, riskin yavaş ama kararlı şekilde büyüdüğünü gösteriyor.
Tuz Gölü Havzası’nın korunması, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların su hakkını da korumak anlamına geliyor. Bu nedenle sahaya dayalı denetimlerin artırılması, kaçak ve kontrolsüz sulamanın önlenmesi, çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve bilimsel veriler ışığında planlamaların yapılması büyük önem taşıyor.
Atılacak her yapıcı adım, Aksaray’ın tarımsal sürdürülebilirliğine ve çevresel dengesine katkı sağlayacaktır. Tuz Gölü’nü korumak; toprağı, suyu ve yarını birlikte korumaktır.
Yer altı sularının bilinçsiz kullanımı yalnızca bugünün tarımını değil, yarının yaşamını tehdit ediyor. Bugün sessiz kalınan her kaçak kuyu, yarın susuz kalan bir tarlanın, çöken bir toprağın, hatta yok olan bir yerleşimin habercisi olabilir.
Nitekim tehlike kapıda.
Konya Kapalı Havzası’nda obruklar her geçen gün çoğalıyor. AFAD verileri ortada: Konya, Karaman ve Aksaray’da 684 obruk tespit edilmiş. Aksaray’da şimdilik 9 obruk var deniliyor.
“Şimdilik”…
Uzmanlar açıkça uyarıyor:
Yer altı sularını bu hızla çekmeye devam edersek, Aksaray da Konya’nın kaderini paylaşır. Obruk sayısının az olması kimseyi rehavete sürüklemesin. Çünkü obruklar bir günde oluşmaz; yılların ihmaliyle gelir.
Tuz Gölü Havzası’ndaki düzensiz sulama ile Konya Kapalı Havzası’ndaki obruklar aynı zincirin halkalarıdır. Biri görmezden gelinirse, diğeri kaçınılmaz olur.
Burada artık top Aksaray Valiliği’ndedir.
Kamuoyunun beklentisi net ve meşrudur:
DSİ’nin görmezden geldiği iddia edilen bu tabloya Valilik el koymalıdır. Sahaya inilmelidir. Denetimler göstermelik değil, caydırıcı olmalıdır. Kaçak kuyular kapatılmalı, su kullanımı bilimsel ve planlı hâle getirilmelidir.
Unutulmamalıdır ki;
Su yoksa tarım yoktur.
Tarım yoksa hayat yoktur.
Tuz Gölü havzası yok olurken , yetkililerin susma lüksü yoktur.
Bugün atılmayan her adım, yarın altından kalkılamayacak bir çevre felaketinin habercisi olacaktır.
