Bir köy düşünün; adı Gülpınar.
Ancak o köyde güller solmuş, pınarları zehir akıyor.
Çünkü bu hafta, insanlık adına utanç verici bir olay yaşandı.
Gülpınar’da 15 masum köpek zehirlenerek öldürüldü.
Evet, yanlış duymadınız. 15 canlı, 15 hayat, 15 masumiyet...
Birileri, bu canları kalleşçe katletti.
Sormamız gereken sorular var.
Kim bu kadar vicdansız olabilir?
İnsanlıktan bu kadar uzaklaşmak nasıl mümkün olabilir?
Masum bir hayvanı zehirlemek hangi zihniyetin ürünü?
Bu soruların cevabını bulmak, sadece adaletin değil, insanlığın da borcu.
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olayla ilgili soruşturma başlattığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu güzel bir adım. Ancak soruşturmanın sonuçlanması yetmez.
Failler cezalandırılmalı, hem de en ağır şekilde.
Çünkü bu sadece bir hayvan hakları meselesi değil; bu, toplumun vicdanını zehirleyen bir vahşet meselesidir.
Günümüz dünyasında hayvanlar artık yalnızca "sokakların süsü" değil; onlar, bizim komşularımız, yoldaşlarımız, ailemizin birer parçası.
Bu vahşeti gerçekleştirenlerin hak ettikleri cezayı alması, hem caydırıcı bir örnek olacak hem de insanlığın hala var olduğuna dair inancımızı tazeleyecek.
Unutmayalım, hayvana kıyan bir el, yarın insana da kıyar.
Bugün bu vahşeti görmezden gelirsek, yarın karşımıza daha büyük bir karanlık çıkacak.
Gülpınar'da solan bu canların hesabını sormazsak, kimsenin adaletine güven kalmayacak.
Bu mesele, bir köşe yazısının sınırlarını aşan bir durum.
Bu mesele, hepimizin vicdanını sızlatan bir utanç.
Şimdi susmak, bu utanca ortak olmaktır.
Bu yüzden yetkililere sesleniyorum: Bu davayı titizlikle yürütün.
Bu katliamın faillerini bulun. Bu utanç lekesini temizleyin.
Çünkü adalet, sadece insanlar için değil, yaşamın her zerresi içindir.
Ve son bir söz: Gülpınar'da öldürülen köpeklerin gözlerindeki masumiyeti hatırlayın.
Çünkü o gözler, bu toplumun aynasıydı.
Şimdi o aynada neyi görmek istediğinizi bir kez daha düşünün.