ÇUVALDIZ (Ayşe ALP)

Tarih: 14.07.2025 04:54

Yine başaramadınız…

Facebook Twitter Linked-in

Soğan Yemedim Ki Ağzım Acısın!

Hakkımda iftira ve çamur kampanyası başlatarak, beni itibarsızlaştırmaya çalışan “sözde meslektaşlarım”…
Kampanyanız nasıl gidiyor?
Eminim tam 12’den vurduğunuzu düşünüyorsunuz.
Beni susturmayı ve itibarsızlaştırmayı başardığınızı zannediyorsunuz.
Ama size kötü bir haberim var:
Yine başaramadınız…
Attığınız çamurla, arkamdan konuştuğunuz yalanlarla ve ortaya yaydığınız iftiralarla da başaramadınız…
Yetmedi, bu aralar kimi eleştirdimse onu gazladınız,
Onlar da sizin gazınızla kendilerini kibir abidesi gibi dev aynasında gördü…
Yine yetmedi size;
Baktınız yıkamadınız beni,
Bu sefer de gizli gizli gönderdiğiniz mesajlarla itibar kaybetmem için uğraştınız.
Mesela bir vekile yazılan mesajda aynen şöyle diyorsunuz:

“Samimiyetinize sığınarak ve bu konuşmanın aramızda kalacağına güvenerek bir konuda sizi uyarmak istiyorum.
Ayşe Hanım’ın son günlerde yaptığı haberler ve yazdığı köşe yazıları ne yazık ki size zarar veriyor. Kamuoyunda bu yazıların sizin yönlendirmenizle yazıldığı düşünülüyor.
Özellikle çevrenizdeki birçok kişi, Ayşe Hanım'ın herkese saldırdığını ve bu çıkışların sizin bilginiz dahilinde yapıldığını konuşuyor.
Bu durum da size yakın olan insanları sizden uzaklaştırıyor.
Ayşe’nin size faydadan çok zarar verdiğini düşünüyorum.
Bu nedenle Ayşe Hanım'la aranıza bir mesafe koymanızın sizin açınızdan daha sağlıklı olacağını naçizane belirtmek isterim.”

Bir de bir oda başkanına gönderilen mesajı paylaşalım isterseniz:

“Ayşe Hanım’la olan yakınlığınız, basın camiasında bir süredir rahatsızlık yaratıyor. Son günlerde bazı meslektaşlarımızın size yönelik eleştirilerinin temelinde de ne yazık ki bu yakınlık algısı yatıyor.
Bu durumu bir dost olarak sizinle paylaşmak ve yapıcı bir uyarıda bulunmak istedik. Samimiyetle ve iyi niyetle bu düşüncelerimizi dikkate almanızı temenni ederiz.
Saygılarımızla.”

En çok dikkatimi çeken de bu mesaj oldu.
Diyorlar ki mesajda:

“Mesajlar yerlerine ulaştı. Şimdi Ayşe’yi izleyelim, nasıl köşeye sıkışacak göreceğiz.
Bundan sonra kimse ona yaklaşmayacak, herkes mesafesini koyacak.
Kısacası, ayağımızın altındaki engele veda ettik.”

Bak bak sen…
Çok da kibarlar!
Neyse elimde birçok var, bunlar yeter.
Zamanı geldiğinde orijinal mesajların tamamını yayınlarız.
Bu böyle yarım kalmayacak…
Haaa, bir de, bire bir görüşmelerde söylenenler var…
Küçük beyinlerinizle şimdi de bu yolu mu buldunuz?
Diyelim ki mesaj gönderdiğiniz kimseler benimle aralarına mesafe koydu…
Eeeee sonra ne olmasını bekliyorsunuz?
Onlar benimle aralarına mesafe koyunca size de para ödülü mü verecekler?
Haaa, reklam verecek, para verecekler, sizi de omuzlarının üzerine kaldıracaklar.
Hiç durmasınlar…
Derhal mesafe koysunlar.
Hatta mesafe yetmez…
Amacınız ne?
Dedim ya, ben amacınızı çok iyi biliyorum…
Onlar benimle mesafe koyacak araya;
Siz de daha kolay şantaj yapıp tehdit edeceksiniz.
İşin ucunda rant var.
Onlar vermiyor, siz kızıyorsunuz.
Sizin tabirinizle, benim çirkefliğimden korkuyorsunuz.
Neden? Çünkü:
Çamur attırmam,
İftira attırmam,
Şantaj yaptırmam.
Bunu kime yaparsanız, düşmanım da olsa yanında yer alırım, bilirsiniz.
O zaman geriye tek çare:
Ayşe’yi ancak böyle bertaraf ederiz.
Yazık size, hem de çok yazık…
Bunca zaman gazetecisiniz, aklınız bu kadarına mı çalıştı sadece?
Şikayetlerinizi, dedikodularınızı, mesajlarınızı sağda solda ballandıra ballandıra anlattığınızı biliyorum.
Ve bunları benim duymayacağımı sanacak kadar küçük, çapsız, hesapçı olduğunuzu da biliyorum.
Ne acı…
Size “meslektaşım” demek zorunda kalmak bile utanç verici.
Ama susarsam, “bitti”;
Geri çekilirsem, “korktu”;
Cevap vermezsem, “kazandık” diye zafer çığlıkları atacaksınız ya…
İşte buna gönlüm razı gelmiyor!

Siz hâlâ anlamadınız mı?
Ben bu savaşı yıllar önce bir kez bırakmıştım. “Lanet olsun” deyip çekip gitmiştim.
Yani bu oyunları, bu kumpasları, bu çamurları siz ilk defa atmıyorsunuz.
Ama artık o eski ben yok.
O dönüp giden değil, dimdik gelen biriyim şimdi.
Bu kez pes etmeyeceğim.
Gazeteciliğe yeniden dönerken dediğim gibi:
“Büyük hesaplar görülecek.”
Ve ben bu defa düşmanımı kendi silahıyla vuracağım.
Bunu da sayenizde öğrendim.

Aslına bakarsanız...
Yaptığınız dedikodular, yazdığınız mesajlar, kurduğunuz kumpaslar,
beni karalamadı.
Bana, sizin gibi çürük karakterlerle nasıl savaşacağımı öğretti.
Ağzınızın ayarı yok, biliyorum.
Ama bari kendinizi bu kadar ayağa düşürmeyin!

Bakın şu utanmazlığa:
Arkamdan gönderdiğiniz mesajda diyorsunuz ki:

“Sayın ......., Ayşe Hanım ile yakınlığınız size zarar veriyor. Camiada insanlar sizden uzaklaşıyor. Ayşe Hanım, son günlerde yazdıklarıyla sizin aranıza nifak sokuyor. Lütfen aranıza mesafe koyun, yoksa yalnız kalacaksınız.”

Sizce bu mesajla itibar mı kazanacaksınız?
Ben, yanında olduklarımı;
sizin gibi sinsi iftiracılardan,
ikiyüzlü dansözlerden korumak için mücadele ederim!
Çünkü dostlarım üzerinden kurduğunuz kumpasları da, oyunlarınızı da okurum.

Amacınız belli:
Ben aralarına mesafe koyayım, kırgınlık başlasın, sonra ben de dönüp onlara saldırayım…
Böylece bir taşla iki kuş vuracaksınız.
Ama bu filmi ben çok önce izledim.
Çok da iyi biliyorum sonunu.
Sizin dilinizle, sizin taktiğinizle, sizin sığ karaktersizliğinizle savaşmaya niyetim yoktu ama...
Bu defa susmayacağım.
Çünkü artık kaybedecek bir şeyim kalmadı.
Ve bu kez giderken, sizi de yanımda götürmeye kararlıyım.

Yalnız kalmak beni korkutmaz…
Ama sizinle aynı safta görünmek, insanlık adına utanç verir bana.
Kim benimle arasına mesafe koyarsa koysun, umurumda değil.
Ama sizinle yakınlaşan herkes, er ya da geç kaybetmeye mahkumdur.
Ve bunu artık onlar da anlamaya başladı.

O yüzden siz, çamurunuzu sürerken bir daha düşünün.
Çünkü bu kez karşılığını fazlasıyla alacaksınız.

Bitmedi,Daha birde mektubumuz var açılacak…..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —