İlimizde bazı “güzide” basın mensupları çıkmış, canlı yayınları bedava yaptıklarını, bir kuruş almadıklarını, bundan sonra da yaptıkları ve yapacakları haberler için ücret almayacaklarını bangır bangır ilan ediyorlar.
Helal olsun!
Büyük fedakârlık.
İnsan okurken duygulanıyor.
Az daha madalya takacağız.
Özellikle Aksaray Esnaf ve Sanatkârlar Odası başkan adayları için yapılan bu bedava canlı yayınları, adaylar adına ben de memnuniyetle karşılıyorum.
Buradan tüm adaylara çağrımdır:
Bu kadar erdemli, bu kadar fedakâr, bu kadar karşılıksız hizmet aşkıyla yapılan yayınları sakın kaçırmayın.
Hepiniz bu canlı yayınlara çıkın…
Bedava çünkü.
Memlekette nadir bulunur.
Ama gel gelelim işin öbür tarafına…
Aynı yazılarda, aynı cümlelerin arasında, başka gazetecilere “kiralık kalem” diye hitap eden arkadaşım, diğer gazetecilerin aday haberlerini ücretle yaptığı iddia ediyor…
Öncelikle aday oluyorsa ve kendini tanıtmak istiyorsa, aday koyacak cebine parayı. Kimse babasının hayrına yapmıyor bu işi.
Hani gazetecinin de kirası, interneti, vergisi, elemanı derken artan giderleri var ya…
Yanlış anlamayın, bunlar sizlerin sözleri.
Sık sık bu konuda, benim destek verdiğim kişilerden ücret talep etmediğim için beni eleştirirken yazdığınız, söylediğiniz sözler bunlar…
İşte burası önemli.
Ben aday haberleri yapan bir gazeteciyim. Bugüne kadar birçok adayın haberini yaptım.
Soruyorum açık açık:
Hangisinden para aldım?
Kaç lira aldım?
Madem bu iddiayı ortaya atanlar “biliyor”, buyursunlar açıklasınlar.
Demek ki ben para alırken yanımdaydılar…
Eğer yanımdalarsa ve ücret alındıysa, onlar da benimle birlikte almıştır.
Yani birlikte almışızdır.
Yoksa iddianızı ispatlayın. İspatlamazsanız?..
Ama yok…
İddia var, delil yok.
Alıştık zaten.
Biz bugüne kadar kimseye “sen bu adaydan kaç para aldın” diye sormadık.
Çünkü bu bizim haddimiz değil.
Duyduğumuz ve havada uçuşan rakamları da bire bir söylemişimdir…
Herkes kendi emeğinin, kendi kaleminin hesabını verir. Ama siz çıkıp meslektaşlarınızı kiralık kalem ilan ederseniz, kusura bakmayın, buna da sessiz kalmayız.
Seçimi kan davasına çevirdiniz diye birilerini suçlarken önce bir aynaya bakacaksınız dostlar…
Yaptığınız canlı yayınları izlerseniz de olur…
Seçimi adeta kan davasına çeviren bu yayınları bizzat izledim.
Aday konuşamıyor.
Soruyu basın mensubu soruyor, cevabı yine basın mensubu veriyor.
Aday figüran, gazeteciler başrolde.
Seçim konuşmasını yapan gazeteci, adayı da dinleyici yapmış.
Hatta şunu net söyleyeyim:
Aday yerine konuşan arkadaşlar oda başkanlığına aday olsaydı, oy verirdim.
O kadar hâkimler konuya, o kadar güzel anlatıyorlar.
Ama sonra ne oluyor?
Mevcut başkana asılsız isnatlar havada uçuşuyor, ortam geriliyor, seçim zehirleniyor.
Ardından dönüp “neden bu iş böyle oldu” diye başkaları suçlanıyor.
Yayını yapan kendisi, fitili ateşleyen kendisi ama suçlu hep başkası.
Bir de şu meşhur “kiralık kalem” lafı var…
Üzerime alınmıyorum.
Kalemim bugüne kadar kimseye kiralık olmadı.
Ama şunu da net söyleyeyim:
Kiralık kalemleri yazmaya başlarsam, bazıları küçük dilini yutar.
O yüzden beni bu işlere fazla zorlamayın.
Asıl komik olan şu:
Sizin desteklediğiniz adayların haberleri yapılınca her şey normal.
Sizin desteklemedikleriniz yazılınca ya kiralık kalem oluyoruz ya da akıl sağlığımız sorgulanıyor.
Ne güzel dünya!
Sizin tarafınızdaysak iyiyiz, karşınızdaysak düşmanız.
Yetmedi…
Bilinmeyen numaralardan gazeteci aratıp, bir siyasinin adını kullanarak tehditler savruluyor.
Bu cesareti kim veriyor, onu da açıklayın.
Bu yöntem bana hiç yabancı değil.
Aynı tezgâh, aynı oyuncular; sadece sahne değişiyor.
Son sözüm şudur:
Aksaray basını adına yapılan reklam anlaşmalarında “tüm basın” deyip parayı aldıktan sonra, “üç beş yayın kuruluşu dışındakilerin yok sayıldığı” reklamları unutmadık…
Hayırdır, işler eskisi gibi dönmeyince mi bu öfke?
Oyun bozulunca mı bu bağırış çağırış?
Şunu bilin:
Dokunduğunuz her şeyi kaybettiren cenah hâline geldiniz de farkında değilsiniz.
Ayrıca şu danışmanlığını yaptığınız adayı iyi yetiştirin.
Keza hazırladığınız video reklamda yaptığı konuşmada söyledikleri dikkatimi çekti.
Yine yazdıklarınızı dahi okuyamadı…
Ücretsiz hazırladığınız videoda;
Aksaray Esnaf ve Sanatkârlar Odası başkan adayı, mevcut başkan hakkında yapılan haberler için çıkmış, “ısmarlama” demiş.
Madem öyle, ben de adaya soruyorum:
– Sen kime ısmarlama haber yaptırıyorsun?
– Kime ısmarlama video çekimi yaptırıyorsun?
– Konuşma metinlerini hangi gazeteci yazıyor?
Bu sorular basit.
Cevabı da basit olmalı.
Bir diğer konuya geçelim.
Canlı yayınlarda diyorsun ki:
“Esnaf, Esnaf Odası’nın yerini bilmiyor.”
Peki soruyorum:
Sen Esnaf Odası üyesi misin?
Eğer üye isen, odaya nerede üye oldun?
Ulu Cami önünde mi?
Bir başka konuşmanda da, pandemide esnafa 5 kilo şeker, 5 kilo çay dağıtılarak gönül alınamadığını söylüyorsun ve buradan Doğan Ceylan üzerinden siyaset yapıyorsun.
Ben de sana soruyorum:
Esnaf Odası’nın görevi çay ve şeker almak mı?
– 5 kilo çay ve 5 kilo şeker alınsaydı, oyun salonlarında kaç ay yeterdi?
Bir rakam verebilir misin?
Oyun salonlarını, kahvehaneleri anlıyorum.
Kaynatır, satarlar.
Ama onun dışındaki esnaf ne yapacaktı?
İş yerinde çay mı satacaktı?
Şekerle ticaret mi yapacaktı?
Yoksa Sayın Aday,
Aksaray Esnaf ve Sanatkârlar Odası üyelerinin tamamını oyun salonu ve kahvehane işletmecisi mi sanıyorsun?
Son olarak şunu söyleyeyim:
Haber ısmarladığın arkadaşlar iyi dinlesin.
Sen de iyi dinle.
Kafana göre konuşma.
Çünkü çok açık veriyorsun.