Bugün Sayın Valimize seslenmek istiyorum. Yanındaki, belli başlı birkaç ismi aşabilirsek sesimizi duyar diye umut ediyorum.
Kimse yanlış anlamasın; bir “hamsi tava gecesi” daha düzenleyin demeyeceğim elbette. O defter kapandı.
Ama başlarına taç yaptıkları ulusal basın sayesinde Aksaray’ın imajının nasıl yerle bir edildiğini anlatmak istiyorum.
Çünkü ortada başarı hikâyesi değil, iyi yönetilemeyen bir algı meselesi var.
Bakın Sayın Valim; Ulusal basın kavga ve kaostan beslenir. Bu yeni bir şey değil. Trafikte durdurulan bir araçta alkol denetimi yapılırken kameranın vatandaşın ağzına, gözüne, damarına kadar sokulması; promilin öğrenilip manşete çekilmesi; ardından çıkan tartışmanın dakikalarca servis edilmesi… İşte Aksaray’ın Türkiye’ye anlatılan hikâyesi tam olarak bu.
Sonra da dönüp “Aksaray’ın imajı neden bozuluyor?” diye soruyoruz.
Her gün en az üç alkollü sürücü vakası haber yapılıyor. Her biri ulusalda yer buluyor. Bunun sonucunda Aksaray için ne deniyor biliyor musunuz? “Aksaray’da her gün olay var”, “Aksaray Teksas’a döndü”, “Bu şehirde herkes sarhoş.”
Bu mu Aksaray?
Sayın Valim,
Belli ki yine anlatamamışız, ya da anlatılanlar size olduğu gibi ulaşmamış. O yüzden bir kez daha, açık açık ve eğip bükmeden yazmak gerekiyor.
Önce şu konuyu netleştirelim: Aksaray’da Emniyet’e de Jandarma’ya da zerre kadar güvensizlik yok. Güvenlik güçlerinin başarısından şüphe eden yok. Suç oranlarının da çevre illere göre anormal derecede yüksek olmadığı herkesin bildiği bir gerçek. Yani mesele “Aksaray güvensiz bir şehir” meselesi değil.
Mesele algı.
Aksaray’ın bugün yaşadığı sorun; suçtan çok, suç gibi servis edilen haberlerdir. Özellikle trafik ve alkollü sürücü haberleri üzerinden oluşturulan bir imaj sorunu vardır. Bu imaj da ne yazık ki her geçen gün biraz daha Aksaray’ın aleyhine çalışmaktadır.
Bakın Sayın Valim; Aksaray’da her gün trafikte olay oluyor algısı var. Peki gerçekten her gün Aksaray’da olağanüstü bir durum mu yaşanıyor? Hayır. Ama her gün ulusal basında en az iki-üç alkollü sürücü haberi Aksaray etiketiyle servis ediliyor. Denetimde durdurulan araç, kameranın adeta sürücünün ağzına sokulması, göz damarına kadar giren çekimler, sonra promil hesabı, ardından tartışma, itiş kakış… İşte ulusal basının beslendiği tablo tam olarak bu.
Sonra ne oluyor? Türkiye’nin dört bir yanında “Aksaray’da neler oluyor?”, “Aksaray Teksas’a mı döndü?”, “Bu şehirde herkes sarhoş mu?” gibi söylemler dolaşmaya başlıyor. Şehrin adı, trafik denetiminde yaşanan birkaç taşkınlıkla yan yana anılır hale geliyor.
Oysa aynı Türkiye’de her ilde alkollü sürücü var. Her ilde denetimde tartışma yaşanıyor. Ama her il, her gün bu şekilde ulusal basına servis edilmiyor.
Burada kimsenin polisimize laf söylediği yok. Polis görevini yapıyor, hem de iyi yapıyor. Alkollü sürücülerle mücadele edilecek, bunda tartışma yok. Ama şunu da kabul edelim: Sarhoşun mektubu okunmaz. Bazı durumlarda kamerayı kapatıp arkanı dönüp gitmek, olayı büyütmekten çok daha doğru bir yöntemdir.
Basın mensuplarının da bu süreçte masum olduğunu söylemek zor. Alkollü vatandaşı daha da kızdırarak, hatta zaman zaman bilerek gerilimi artırarak ‘haber’ üretildiği gerçeği ortadadır. Çünkü kavga varsa haber vardır, kaos varsa ulusalda yer vardır. Bedelini ise şehir öder.
Bugün Aksaray’ın imajını zedeleyen haberlerin büyük çoğunluğu; cinayet, hırsızlık, gasp haberleri değil. Alkollü sürücü, alkollü vatandaş ve bu üçgenin içine sokulan kamera görüntüleridir. İsterseniz bir fizibilite çalışması yapın, rakamları yan yana koyun; hangi haber türü Aksaray’ın adını daha çok yıpratıyor net şekilde göreceksiniz.
Bir öneri bu yüzden geliyor: Alkollü sürücü haberlerinin bu kadar servis edilmesinin önüne geçin. Trafik kazalarını demiyorum, dikkat edin; trafik terörü ve alkollü sürücü vukuatlarının ‘şov’ şeklinde haber yapılmasının önüne geçin. Bakın o zaman Aksaray ulusal basında kaç kez, hangi başlıklarla yer alacak.
Bir diğer konu da şu: Ulusal basın mensuplarını baş tacı ettiniz, buna sözümüz yok. Ama madem bu kadar güçlü bir ilişki var, karşılığını da alın. Her gün bir alkollü sürücü haberi yerine, Aksaray için gerçekten önemli bir valilik çalışmasını, bir yatırımı, bir sosyal projeyi ulusalda yayınlatsınlar. O zaman bu şehir için gerçekten bir kazanım olur.
Yerel basına sırt dönüldüğü günden beri bazı haberler zaten yayınlanmıyor. Bari ulusal basın, başına taç edilen konumunun hakkını versin.
Bu yazı sert olmak için yazılmadı. Ama süslenmiş cümlelerle de gerçeğin üzeri örtülmesin diye bu şekilde kaleme alındı. Çünkü mesele kişisel değil; mesele Aksaray’ın adı, itibarı ve yarınlara nasıl bir şehir imajı bırakılacağı meselesidir.
Gerisi takdirdir.