Ne yazık ki Valilik Basın Müdürlüğünden gitmesi gerekenler kaldı,
kalması gereken tek kişi gitti.
Ve ne yazık ki verilen yanlış karar, yarın çok daha büyük olaylara gebe olacak.
Bu filmi daha önce seyrettim demeyeceğim.
Çünkü biz bu filmi defalarca seyrettik.
Figüranlar sahne arkasında devrim yaptı,
başrol oyuncuları filmden kovuldu.
Sonuç mu?
Yeni başrol oyuncusu gelecek…
Figüranların istediği gibi oynamaz ise,
onun da ayağının altına sabun koyacaklar…
O da kovulacak.
Nitekim Valilik Basın Bürosunda kökten değişim olmaz ise,
tamamen bir kişi dahi kalmadan değiştirilmez ise,
bu devran böyle sürecek.
Ama mümkün değil bu dediğim…
Çünkü siyasi otoriteler bu değişime izin vermiyor,
oyuncu kolluyor.
Yalnız kabul etmek lazım;
“Hamsi Tava ve Ulusal Basın” programı ile aslında sonun başlangıcının mesajını vermişler,
Kimse uyanmadı.
Uyandırmak İsteyen dinlenmedi.
Çok güzel şeyler olacak dendi ve…..
Sonuç Hüsran…
Bazen bir kurumda öyle şeyler yaşanır ki,
sabun kimin ayağının altına konmuş,
kim kaymış, kim kaydırılmış anlayamazsınız.
Oysa ben çok önce söylemiştim; bazı ayakların altına sabun konuluyor diye.
Dinleyen olmadı, uyarılar dikkate alınmadı…
Ve bugün geldiğimiz noktada, o sabunun kime kaybettirdiğini herkes gördü.
Valilik Basın Müdürlüğü’nde yaşanan son değişiklik beni gerçekten üzdü.
Çünkü Fatih Çiçek, o göreve geldiği günden bu yana gecesini gündüzüne katıp işine sahip çıkan,
dürüst, temiz niyetli bir insandı.
Onu birçok konuda uyardım, dikkat et dedim, ama o her zaman iyi niyetini korumayı seçti.
Haklıydı belki; çünkü kendine inandı, çevresine güvendi.
Ama ne yazık ki, sabun tam da o güvenin altına konuldu.
Bugün görevden alınsa da, aslında kaybeden Fatih Çiçek değil.
Kaybeden, Aksaray Valiliği oldu.
Çünkü o birimde gerçekten “Vali için” çalışan, iyi niyetle mücadele eden tek isim oydu.
Yerine kim gelirse gelsin, bu şehrin basın düzenini ve o birimin içindeki dengeleri öğrenemeyecek…
Aslında Sayın Valimiz Mehmet Ali Kumbuzoğlu da bu süreçte iyi niyetinin bedelini ödüyor.
Çünkü çevresindeki bazı isimler, Valilik makamının gücünü değil, kendi hesaplarının çıkarını düşünüyor.
Ne acıdır ki; dürüst çalışanlar yalnız bırakılırken,
arkasında “güçlü isimler” olanlar hep ayakta kalıyor.
İnsan bazen, sabunun kayganlığından değil,
çevresinin kalleşliğinden düşer.
Benim tek temennim, bu şehirde emek veren, alın teri döken insanların artık bu kaygan zeminde kaybolmaması.
Çünkü her kayışın bedelini, aslında Aksaray ödüyor…